“Bizim Ayhan” diye tanımladığım Ayhan Altuntaş’ın da, Mehmet Ali Özbaşakçı Sanat Evi’nin açtığı sergide resimleri sergileniyor.

Yaşadığı Kandilli’nin resimlerinı yapar Ayhan. Kandilli başı ve bu meydandaki şu anda yerinde yeller esen tak bulunan resim en çok dikkat çeken oluyor. Sergiye gittim ve Ayhan’a dedim ki “Siz bilmeyebilirsiniz bu takın kim tarafından yapıldığını. Bu tak EKİ Armutçuk Müessesesi’nin bir dönem müdürlük görevini de yapan Sait Arman Güneşi’nin eseridir. Sait Bey, bu takı o alana yaptırdığında, takın ortasında bir dünya vardı ve bu dünya dönerken tak çevresinde montajlı  4 ayrı projektörlü renkli ışık sırayla yanıp sönerdi.”

Sait Arman Güneşi, Kandilli Başı olarak tabir ettiğimiz alanın tüm güzelliğini ortaya koyan bu 'tak'ı yapan mühendistir.

Bizden biridir.

Kandilli’ye geldiğinde de Baki Çubukçu’nun kızı  Müesser Abla ile evlenerek damadımız olmuştur.

Mühendis mektebinde okurken Zonguldak’ta uzun bir süre gazetecilik yapmıştır.

Emekliliğinin ardından da Amelebirliği Başkanlığı görevine de getirilmiştir.

Bakın nereden nereye geldi bir anda klavyenin tuşları.

Sadece “Bizim Ayhan” diye başladım söze.

Evet Bizim Ayhan’ın da resimlerinin bulunduğu sergide “Kandillililer Buraya” dedik ve Nevzat Çimenoğlu’nun eşi Dilek, Ablası, Kamuran Ayyıldız, Yaşar Ciğer falan hemen bir anda buluşuverdik orada.

Ayhan ben askere gidinceye kadar yaşadığımız Uzun Mehmet Mahallesinin sokağının resmini de çizmiş. Fotoğraf çektirirken işte o resmin önünde durduk biz hepimiz.

Flaş çaktı.

Çekildik.

Kandilli resimlerinin önünde buluşmak Kandillililerle.

Ölümsüzleşmek resimlerde.

Bu duygu, ah bu duygu çok farklı.

Çok da heyecanlı.

Unutulmaz…

 

**

 

Yazıya “Bizim Ayhan” diye başladığıma göre, Ayhan’ı  kutluyorum.

Emeğini alkışlıyorum.

Ve biliyorum ki, yaptığı tüm resimler Kandillililerin yüreğinde çiçek açıyor.

Gülümsetiyor.

Dostluk anılarında dostları buluşturuyor.

İyi ki varsın Ayhan.

İyi ki çiziyorsun.

Sevgiler… Sevgiler… Sevgiler…