Türkiye’nin en önemli halk hareketi olan “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemini hatırlayanınız var mıdır?

Toplumsal konularda duyarlı olanlar mutlaka çok iyi bilirler.

Ki, bu eylemin sağcısı solcusu yoktu.

Tek amaç kirli ilişkilerin gün ışığına çıkarılmasıydı.

Olur mu öyle devlet içinde devlet?

Olur mu devletin içinde çete/çeteler?

Olmaz!

Olmaması gerektiğini söyleyenler bir dakikalık karanlık ile sürekli aydınlığı haykırdılar yurdumun dört bir yanında.

Susurluk’taki kamyon kazasıydı bu toplumsal çıkışın sebebi.

Toplum devletin içindeki kirlenmenin aydınlatılmasını isterken, sağcısı solcusu her vatandaş “bu irin patlatılsın” dedi.

 

Ya bugün?

Devlet içinde yeni devlet kurma heveslerinin acı faturasını hep birlikte ödeyip yaşamıyor muyuz?

Nasıl devletin içine sızdılar, nasıl yayıldılar, nasıl güçlendiler ve nasıl devlete el koymaya kalktılar?

Nasıl bir karanlık tünelin içine soktular bizi?

Ve bugün o tünelden çıktık mı, yoksa yeni karanlık senaryolara hazır mı olmalıyız?

Bilmiyoruz!

Bilmediğimiz için endişeliyiz!

Ve halen daha güneşi göremiyoruz!

Çünkü…

Süreç o kadar çok yönlü ki.

Kime neye ve nasıl güveneceksin?

 

Oysa ışıklı yolumuzu tarife gerek yok!

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve temel ilkeleri bizim tek yolumuz. 

Atatürk ilke ve devrimleri de alfabemiz.

O alfabe bizi özgürleştirdi.

O alfabe ile sanayileştik.

O alfabe ile çağdaş uygarlığa kilitlendik.

O alfabe ile kadınlarımız okuyup yönetenler arasına girdi.

O alfabe ile büyüdük büyüdük güçlendik de bugünlere geldik.

Ama ne zaman ki o alfabeden saptık, işler tersine döndü.

Bundan dolayıdır ki, “sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemiyle kirlenmeden arınmak istedik.

Ve bugün o çok temiz eylemleri bile yaparak yönetenleri uyaramayacak kadar dağıldık.

Gündemden koptuk.

Kabuğumuza çekildik!

Sebep?

Biz mi?

**

Hayatımız üç  ana maddeye bağımlı kaldı:

Acı ! Acı ! Acı !..

Bizim kaderimiz ACI oldu.

Her yerden acı haberler geliyor.

Adana Aladağ’dan gelen acı haberin acısı sardı bu kez yüreğimizi.

Bu kez çocuklarımız yanarak öldüler bir tarikat yurdunda.

Acı bizim kaderimiz olamaz!

Olmamalı!

Bu kader değişmeli, değiştirilmeli artık !