Seçim demek hareket demektir.
Ama ne hareketi?
Hareket, o kentin çıkarını korumak ise mesele yok.
Eğer o hareket, yine bireysel bir noktada kalınacak ise orada mesele var.
Mesele dediğim sıkıntı.
“Ben” temelindeki her durum, sorundur.
Derttir.
Yani, o kentin çıkarına değildir.
Daha ötesi o kentin geleceğine konulmuş ipotek, ayaklarına vurulmuş prangadır.
“Ben olacağım!”
Bu ifade hastalıklıdır.
Rahatsızlığın dışa vuru mudur.
Başarısızlığa giden/gidecek saplantıdır.
İşte yine “Ben” mi çıktı ortaya?
“Ben” aşağıya, “Ben” yukarıya.
O “Ben” bir türlü “Biz” olamıyor.
“En iyi BEN bilirim” sözünün karşılığı ne olmalı?
Hiç kimse en iyi bilemez ve olamaz.
Ama herkes bir araya gelip de ortak akıl da buluşabilirse, işte o karar ve hedef doğruya en yakınıdır.
Başarı ve başarısızlık paylaşılabildiğinde güçlü olunup, yeni hedefler ortaya konulabilir.
Kdz. Ereğli çok uzun yıllardır her açıdan kaybediyor.
Meslek odaları toplumsal konularda etkin değil.
Demokratik kitle örgütleri de öyle.
Diğer sivil toplum kuruluşları da “uykudayız uyandırmayın” notunu kapılarına asmış ve de gerçek gündem ile ilişkileri kalmamış ise Ereğli’nin geleceğine umutlu bakabilir miyiz?
İşte son örnek:
Aylardır yazıp çizerek Zonguldak’ın büyük şehir yapılacağını ve bu gerçekleştiğinde 17 belde belediyesinin kapatılıp, ilçelerdeki yetkilerin büyükşehire devir edileceğini yazıp durduk.
Dedik ki; bugün sessiz kalır ise yarın ağlamaya hakkımız yok.
Bir tane sivil toplum örgütü önümüze geçsin ve internete bağlı bir diz üstü bilgisayarla mahalle mahalle, köy köy dolaşarak;
Başta Cumhurbaşkanına,
Başbakana,
Milletvekillerine mesaj atalım.
Diyelim ki;
“Zonguldak büyükşehir olur ve bu kapsamda Ereğli’de bu kararın içine alınır ise biz biteriz. Zonguldak’ı büyükşehir yapar iseniz yapın, ancak bizi bu kapsamın içine almayın ve de il yapın.”
Bu isteğimizi dile getirmek çok mu zor?
Bizi bu dilekçeyi gönderdiğimiz için dövecekler mi?
Gözaltına mı alacaklar?
Tutuklayacaklar mı?
Toplu kıyım mı yapacaklar?
Yooo!
Demokratik hakkımızı kullanma cesaretini gösteremeyecek kadar korkak mıyız biz?
Biz sesimizi duyurmaz ve isteğimizi ifade etmez isek kimin ne umurunda olur ki?
Kimsenin kılı kıpırdamadı.
Daha ötesi bu girişime karşı bir duruş sergilemesi gerekenler, çapsızlıkları ile büyükşehir belediyesi için aday arayışlarına bile başladı.
İşte bu durumdayız!
TSO seçimleri konuşuluyor şimdi.
İçinde ne var?
“Ben nasıl başkan olurum ve Erdemir ile ilişkilerimi genişletirim.”
Ereğli’de topu topu 40-50 sac tüccarı kalmış ve halen daha Erdemir’e dayalı hesaplar önde.
Ya yapmayın!
Kıymayın Ereğli’ye!
Ereğli’de eskiden konuşulurdu.
Projeler tartışılırdı.
Ereğli’nin 2 binli yıllardaki hedefleri gündeme getirilirdi.
Şimdi ise konuşabilme ortamı bile yok.
Konuşabilmek bile “Ben”e takılı.
O, BEN virüs.
Salgın.
Koskoca kenti içten içe yiyip bitiriyor.