16 Nisan referandumu iki ciddi mesaj verdi.

Birincisi “Ey iktidar ayağını denk al” dedi.

İkincisi, “Bu iktidarın alternatifi halen daha ortada yok” oldu.

Diğerlerini saymaya gerek yok !

Çünkü…

Bu sistemde ufak partilerin yeri kalmadı.

Şu anda AKP ile CHP var.

Diğerleri mi?

Geç… Geçiniz!

 

Peki bu iki parti hep orada mı kalır?

Elbette hayır!

Ama…

Bu değişimin gerçekleşebilmesi için öncelikle iktidarın alternatifinin ortaya çıkması gerekiyor.

Var mı?

Yok!

Merkez sağ ve merkez solu bir araya getirecek yeni bir oluşum ortaya çıkar ve iktidara alternatif olduğu anda dengeler hızla değişir.

İktidar da ana muhalefette gidebilir.

Veya biri gider diğeri kalır.

 

16 Nisan’daki değişikliklerden sonra Türkiye’de yeni  oluşumlar ortada kesinlikle çıkmalı.

Mutlaka farkındasınızdır ki, tek başına bir kadın çıkmış  ortaya ve partisi de olmadan kamuoyunda bir dalga yaratmış.

Evet Meral Akşener’den söz ediyorum.

Hemen Akşener ile ilgili bir çok olumsuz görüş konuşulabilir, doğru olabilir.

Benim vurgulamak istediğim şudur:

Türkiye’de iktidara alternatif olabilen bir siyasal hareket olmadığından dolayı, bugün  Akşener’in adı konuşulmakta ve gündemde öyle veya böyle yer alabilmektedir.

Bu somut gerçeği görmemek, iktidara alternatif olamayanların kendi başarısızlıklarını örtmekten başka bir şey değildir.

 

Ülkemiz de çok acil yeni bir siyasal hareket doğmalı ve Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden asla ödün verilmeyeceği de yeminle açıklanıp bir umut yaratılmalıdır.

Hiç kimse kendini kandırıp durmasın.

16 Nisan’da da bir kez daha ortaya çıkan fotoğraf budur.

**

Haberlerde, 16 Nisan referandumuyla ilgili YSK’nın kararlarını tartışan CHP’nin sine-i millete dönmeyi bile konuştuğu belirtiliyor.

Güldüm !

Gerçekten güldüm !

CHP sine-i millete dönecek ha?

Mümkün mü?

Hani bir söz var “Duy da inanma!" diye.

Aynen öyle…

Duydum ve güldüm.

Çünkü, bu söze sadece gülünür…