Saydam bir yönetimi katılımcılıkla besleyerek temellerini attığımız belediyecilikte, çağdaş belediyecilik anlayışının nasıl olması gerektiğinden örnekler vermeye devam edelim.

 

CUMHURİYET KENTİ KDZ EREĞLİ

*Kdz. Kdz. Ereğli Asya Kıtasının topraklarındadır. Asya Kıtasında olmak bir onurdur, Asya’nın yıldızı olabilmek ise çok ayrı bir kıvanç kaynağıdır. Kdz. Ereğli’nin giriş ve çıkışına “KARADENİZ EREĞLİ BİR CUMHURİYET KENTİDİR” tabelalarının asılmasını önce Kent Konseyi’ne, sonra Halk Meclisi’ne ve ardından da Belediye Meclisine öneririm.

 

*Emeğin Başkenti Zonguldak’tır. Zonguldak’ın en büyük ilçesi Karadeniz Ereğli’nin il merkezi ve ilçeleriyle olan kopukluğunu ortadan kaldıracak ciddi ve samimi adımların atılması için HALK MECLİSİNİN GÖRÜŞÜNE başvururum.

 

*Halk meclisinden kentte yaşanan sosyo-ekonomik çöküşün ve göçün sebeplerinden daha ziyade, nasıl önüne geçilebileceğinin yol ve yöntemiyle ilgili görüş ve öneriler isterim.

 

KAVGA YOK BARIŞ VAR

*Ayrıca bireysel olarak yapmam gereken, “kavga yerine uzlaşma”, “tehdit ve baskı yerine anlama ile anlayış” duruşunda ısrar ederim. Siyasal iktidar ve temsilcileri ile işbirliğine gitme alışkanlığımdan vazgeçmem. Konuşarak talep etme ve taleplerin özellikle de yerel siyasetçilerle takibini sağlamak konusunda dikkatli olurum. Didişerek itici olma durumuna düşmeyeceğim gibi, belediye meclisindeki iktidara mensup meclis üyelerini öne çıkararak “bu işi sizinle daha hızlı çözeriz” derim ve elde ettikleri her başarıdan dolayı da gururla kutladığımı açıkça ifade ederim.

 

*Burada “kavga” ifadesine ayrı bir açılım getirmek istiyorum. Belediye başkanı kentin hem annesi hem de babası olmalıdır. Kavgaya fırsat vermediğim gibi, kavgalı olanları da bir şekilde bir araya getirerek barıştırma ve olası sorunları birlikte çözümleme yoluna giderim. Böyle bir anlayış gerginlikleri azaltır, hoşgörünün beslenerek güçlenmesini sağlar. Bu da Kdz. Ereğli’nin geleceğine yapılmış en önemli hizmetlerden biri olur.

 

SOKAK İSİMLERİ TARTIŞMAYA AÇILACAK.

*Kentimizin tüm sokak ve caddelerinin isimlerini kamuoyu ile paylaşarak tartışmaya açarım. HALK MECLİSİ başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden, konuyla ilgili görüş ve öneriler isterim. Kent ile tarihsel bağlantısı olan isimlerin dışında kalan ve hatır gönül ilişkisi ile verilen isimlerin masaya yatırırım.  Belediye meclisinin daha önce aldığı ama uygulamadığı kararın çerçevesinde cadde ve sokakları numaralandırma sistemine geçiririm.  Kentin bu şekilde çıkarılacak haritasını  dabilgi bankasında paylaşırım.

 

TABELA KİRLİLİĞİNE HAYIR!

*Ayrıca kentteki görüntü kirliliğinin önüne geçmek için çağdaş kentlerdeki uygulamalardan (Eskişehir’i hep örnek şehir düşünmüşümdür) yararlanarak kentin estetiğini de bozan tabela kirliliğine karşı mücadele başlatırım.  Görüntü kirliliği yaratmayan belli standartlarda şık tabelalar ile kente yeni bir estetik katmaya çaba gösteririm.

 

GÖÇ VEREN EREĞLİ’DE FESTİVAL?

*Diyeceksiniz ki, peki ya festivaller ne olacak? Evet siz ne düşünüyorsunuz bu konuda. Yılın üç gününde kent merkezini trafiğe de kapatarak “çalsın sazlar kaçsın Ereğli dışına paralar” demeye devam edelim mi?

 

Elbette bu adı festival olan bana göre panayırcılıktan öteye bir anlamı olmayan etkinliğin geleceğini de ilçe halkına soracağız. O kurmayı düşündüğüm  “MAVİ BÜRO” nun yapacağı araştırmalar arasında bu konuda var.

 

Bugün Eskişehir gibi iller bile, Kdz. Ereğli gibi kent insanından bağış adı altında (zorlamayla) toplanan bağışlar ile festival yapmıyor ise  üzerinde çok düşünmemiz gerekmiyor mu?  Ereğli’yi tanıtmak ise amaç, Ereğli’nin nesini tanıtacağız?

 

Ereğli’nin her sokağı çilek mi kokuyor?

 

Ne var Ereğli’de?

 

Başımızı kumdan çıkarmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor sevgili dostlar.

 

Ereğli’nin beş sene sonrasını görebilen ve umutlu olabilen var ise biliniz ki, doğruları ya görmüyor ya da çarpıtma alışkanlığını sürdürüyor.

 

Ereğli göç veriyor göç.

 

Bunun sebeplerine girerek polemik yaratmak istemiyorum da, ama gerçekleri görelim ve önümüze bir bakalım artık.

 

Evet ben olsam, Kdz. Ereğli’de BATI KARADENİZ FESTİVALİ düzenlerim. Bu festivalde, belediyenin adı nasıl ki YEREL YÖNETİM ise  yerel kültürü araştırmak, çoğaltmak ve tanıtmak konusunda kendimizi sorumlu hissederim. Doğrusu YEREL FESTİVALLER düzenlenmektir.

 

YEREL YÖNETİM YEREL FESTİVAL YAPAR

Kdz. Ereğli’yi; en başta Zonguldak.Kastamonu, Bolu, Düzce, Bartın, Karabük, Düzce ve hatta Sinop’un tüm kültürleriyle bir araya gelerek bölgesel güç birliğinin adımlarını atarım. Kdz. Ereğli’nin Batı Karadeniz’in merkezi haline getirmek için tüm güç ve güçleri kullanırım. “BİZE HER YER FESTİVAL”sloganıyla kentin üç veya dört uç noktasında sağlanacak çevre düzenlemeleri ile festival alanları yaratırım. Bu festivalde, Batı Karadeniz’e özgü sanatsal yarışmalar düzenlenmesine katkı veririm. Bu yarışmalar bölgesel basın temsilcilerinin de içinde yer aldığı,  türkü, halk oyunu, yemek, fotoğraf, şiir, öykü, otantik eşya dallarında olur. Yarışmalarda dereceye girenlere de okkalı ödüller vererek her yıl yarışmaya olan ilgiyi artırmaya çaba gösteririm.

 

Tanıtım konusunda asıl yapılması gerekeni ise ilçenin kent merkezi ve kırsalının tamamen inceleme ve araştırılmasından geçtiğine inananlardanım. Farkında mısınız bilmem de,  belediyenin kütüphanesi yok. Ereğli’nin kurtuluş gününde bile belediyenin halk oyunları başka illerin halk oyunlarını oynuyor ise bir yerde eksiklik yok mu? Efendim Ereğli’nin halk oyunu yok diyenler de olabilir.  Ereğli gibi bir ilçenin tarihsel geçmişini araştırıp bulmalısın. Arkelog, turizmci, tarihli, fotoğrafçıdan oluşan bir veya birkaç ekip Ereğli’nin mahallelerinin altını üstüne getirse ve tüm belge ve bulguları araştırarak yola çıksa ne olur tahmin edebiliyor musunuz? Devamını kırsal kesim araştırması ile sürdürdüğünüzde Ereğli’nin geçmişine uzanır, geleceğe de bilimsel veriler bırakırsınız. Ereğli’nin gün ışığına çıkmamış ne manileri ne türküleri vardır kimbilir.

 

İşte bu tür araştırmalarda kurum ve kuruluşlardan tamamen belediyeden bağımsız bir şekilde sponsor olmalarını isteyebilirsiniz. Ama bu sadece rica ile olur.

 

ÖTEKİLEŞTİRME YOK !

*Halkçı olmanın ilk ilkesi, olaylara halkın penceresinden bakabilmektir. Bu nedir? Halkın yaşam tarzı, beklentileri ve umutlarının bir potada bütünleşmesinden çıkan gerçektir. Halka tepeden bakarak halkçı olunmaz. Halka tepeden bakmak  açıkça halkı “ötekileştirmek”tir. Küçümsemektir. Araya duvarlar örmektir.  Bu anlayıştır ki, halk kendilerinin “halkçı” olduğunu söyleyenlerden uzaklaşmıştır.

 

PLAJ KAMPI DA HALKA AÇILACAK

* Hemen sıcağı sıcağına size bir örnek. Kdz. Ereğli Belediyesi’nin plaj kampı seçkin ve özel kişiler ile belediye çalışanlarına açıktır.  Oysa o kamp ilçe halkının malı değil mi? Bir vatandaş çıkıp da “ben çocuğumu burada düzenleyeceğim törenle evlendirmek istiyorum” dese ne olur sizce? Ben belediye başkanı olsam o plaj kampını halka açarım. Var olan kapasitesini de artırarak, “tesisten yararlanmak istiyorum” diyen vatandaşlar arasında kura çektiririm. Belediye başkanı, meclisinin veya belediye çalışanlarının malı değil, ilçe halkının malı olan bu tesislerin kapısını tamamen topluma açarım. Burada da çeşitli sosyal etkinliklerin yapılmasını sağlarken, ‘kişiye özel’ değil, ‘topluma özel’ statüyle bu alanın hizmet vermesine katkı veririm.

 

BEDAVA BİLET ALINMAYACAK

*Belediye başkanlığına getirilen ücretli konser, tiyatro veya seminer gibi davetiyelere ÜCRETSİZ KABUL ETMEM. Resmi toplantılar dışında hiçbir etkinlikle belediye başkanlığına protokol uygulatmam.  Davetiyesinin ücretini almayan hiçbir etkinliğe katılmam, belediye çalışanlarının da bu tür bir daveti kabul etmemesi gerektiğini ilan ederim. Bilindiği gibi bu tür etkinlikleri düzenleyen kurumlar, zaten hesaplarını zor denk getiriyor. Protokol ve basın gibi kurumları ücretsiz davet ederek, maliyetini de bilet sattıklarından çıkarıyor. Bu haksızlıktır. Halkçılık da değildir. Belediye başkanı bu tür olaylarda örnek olmalıdır.  Başkan ve meclis üyelerinin etkinliğin ücretini ödeyerek katılması kentteki beleşçiliği de ortadan kaldırmaz mı? 

 

*Bulunmak zorunda olduğum hiçbir ortamda, bedava çay, simit, çorba, yemek istemem. Ücretli olan hiçbir mekanda beleşçilik yapmam.  İşyeri sahiplerine asla  “asalaklar geliyor” dedirtmem. 

 

Sonraki yazı: Ara eleman soruna çözüm. Makam aracı saltanatı.  Medyaya bakış.

 


AKILLILAR BİR KEZ HATA YAPAR.

AKILSIZLAR AYNI HATAYI HEP TEKRAR EDER.
 

                                                           İ. İnönü