Her Ramazan ayında yoksul sırtından siyaset yapanlar çıkar meydane!

Utanmadan.

Sıkılmadan.

Arsızca…

Bu siyaset bezirganları sadece bir alanda kümelenmiş de değil.

Odalarda var.

Kooperatiflerde var.

Belediyelerde var.

Siyasetçilerde var.

Cemaatlerde var.

Din bezirganlarında var.

Yardım derneklerinde var.

Kara para aklamaya çalışanlarda var.

Tırı vırı geçinenlerde var.

Var oğlu var.

Bu aile terbiyesinden yoksun olanlar, garibana verdikleri iki lokmanın üzerinden vitrine çıkabilmek için her yol ve yöntemi değerlendirirler.

Hem de kimin para ve puluyla?

Vatandaşın parasıyla.

Üyelerinden topladıkları aidat haracıyla.

Kirli paralarıyla.

Dağıtırlar makarna ile bulguru.

İki paket çayı.

Yarım kilo zeytini.

Kare kare fotoğraflarda sırıtırlar.

Hiç de sıkılmadan.

 

Yardımın gizlisinin değerli ve anlamlı olduğunu, insanlık kültürüne sahipler bilir.

Sessizce ve incitmeden.

Gizlice ve reklamsız.

Yeri ve zamanında.

Ve sevgiyle.

 

Benim gönlümdeki yardım anlayışının açıklaması geldi haber merkezimize.

Şöyle diyor yardımlaşma konusunda:

 

“Bu yardımları dağıtırken kesinlikle belediyenin logosu olmuyor, yardımları yaparken basına haber vermiyoruz, fotoğraf çekmiyoruz. Yardım yapacak firmaların istemeleri halinde gıda paketlerinin üstüne firmalarının logolarını koyabiliyoruz. Ama kesinlikle belediye reklamı ve ilanı olmuyor. Akşam iftardan sonra belediyemizin sivil giyinmiş ekipleriyle, bu yardımlarımızı ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ulaştırıyoruz.”

 

Açıklama mı kime ait?

Nevzat Çimenoğlu’na.

 

Sizin bu açıklamadan haberiniz var mı?

Büyük olasılıkla yoktur.

Çünkü Çimenoğlu ne kendisinin, ne yardım paketlerinin ve ne de yardım dağıttıklarının fotoğrafını servis etmedi.

O insan…

İnsanoğlu insan…

 

Peki, bu insana yakışan insan davranışından, utanmama alışkanlığındakiler utanır mı?