Bizim cennet ülkemiz böyle işte.
Her şeyi duyarsınız veya görürsünüz de bir tek o yoktur.
O mümkün değil.
O gerçekleşmez.
O gündemde bile yerini almaz/alamaz!
O etik değerler arasında vardır ama uygulamada yoktur.
O erdemdir tabi ki.
O dünyada çağdaş ülkelerde en önemli değerdir de.
O tarih yazar.
O alkış bile alır.
Ama o bizde yok.
Bize has değil.
Daha ötesi bize çok ters.
O mu ne?
Ne olacak ki, belki yazdığımda “ha o mu?” diye düşünebileceğiniz şey.
Hatta hayıflanacağınız.
Bizim dışımızdaki örnekleri hatırlayacağınız.
Ve de “biz de niye yok” diye sorgulayacağınız.
O’nun adı istifa.
Yani görevinden ayrılmak.
Bir başarısızlığı kabullenmek ve toplumsal değerleri öne çıkaran adımı atmaktır istifa etmek.
Daha yakında bizim ülkemizde gerçekleşti böyle bir olay da, yapan Japon.
Japon ders verdi herkese.
Hatırlayalım mı o olayı:
“İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nde cumartesi günü kedi yolu olarak bilinen halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan 51 yaşındaki Japon mühendis Kishi Ryoichi ‘Sorumlu benim’ notu bırakarak intihar etti. Cesedi mezarlık girişinde bulunan Ryoichi boğazını ve bileklerini keserek yaşamına son verdi.”
Bunun adı onurdur.
Kişiliktir.
Karakterli olmaktır.
Namusluluktur.
Hepimiz o Japon’un intiharından etkilendik tabi ki.
Ölüm alkışlanır mı, ama alkışladık.
Biz Japon’un “sorumlu benim” notunu dilimize dolayıp, sözler söyledik, nutuklar attık.
Peki ya bugün?
Seçimler bitti bir tek istifa eden yok!
Ne genel başkanlarda, ne yardımcılarında, ne il ve ilçe örgütlerinde.
Başarısızlığın sorumluluğunu üstlenerek, “sorumlu benim” diyecek bir tek kişi çıkmaz mı?
Çıkmadı.
Çıkmıyor da…
Onur, şeref, karakter, kişilik, etik falan filan hepsi.
Sorumlu yok.
Aslında doğru da yapıyorlar.
Çünkü sorumlu halk.
Her toplum da kendine yakışan yönetimi kendi bilir ve seçer.
Seçmedikleri nasıl olsa istifa etmez.
Etmiyor da.
Bir tek belde başkanının bile “sorumlu benim” demediği bizim atamalı siyaset demokrasisinde, köprülerin altından ırmaklar akmaya devam edip duracak?
Etik mi dediniz?
O da ne?