Sosyal medyada CHP kurultayı öncesi ve sonrasında CHP’lilerin yazıp çizdiklerini kopyalayıp burada paylaşsam inanamazsınız.
O ne sert sözler.
Vurgulamalar.
Tespitler.
Aman Allah’ım!
Yaş ortalaması artık 60’ı da geçen CHP’de, kurultaydan değişim çıkmaması ve koltuğa oturanın kalkmamasına duyulan öfke öyle sınırsız ve sert ki.
Beklediklerini bulamamanın tepkisiyle hınçlarını birbirlerinden alıyor CHP’liler yazıp söyledikleriyle.
İşin en tuhaf ve CHP’liler açısından öne çıkan acı yanı ise tek kelime ile sevgisizlik akıyor yazılanlardan.
Birbirlerini sevmeyi bile unutmuş CHP’liler.
Belki de unutturulmuş.
Öfke sınır tanımıyor.
Bunun en net ve açık sebebi (bana göre) toplumun ve partililerin isteyip beklediği değişimin bir türlü gerçekleşememesi.
Hep umutsuzluk ile boğuşmaya mecbur bırakıldı CHP’liler.
Son milletvekili seçimindeki eğilim yoklamasında hiç tanımadıkları Deniz Yavuzyılmaz’a çuvalla oy vererek beklentilerini ortaya koydu CHP’liler.
Niye oy verdi CHP'liler Yavuzyılmaz'a?
Gençliğe duyulan özlemin adıdır o oyların her biri.
Peki mesajı alan oldu mu?
Olmadı, CHP’ye bilmem kaç seçim kaybetmiştir olan Kılıçdaroğlu’nun AKP’li Ekmeleddin’i Cumhurbaşkanı adayı göstermesine olan tepkiyi bile duyan olmadı.
Olmadı ki, yenileyemediler partiyi tabandan tavana kadar.
Eskilerin mücadelesinden bile değişim çıkmaz mı hiç?
Çıkmadı.
AKP’liler çok mutlu kurultaydan çıkan bu sonuçtan.
İyi Partiler ise “bize gel bize gel” diye kucaklarını açmış bekliyor pusuda.
Durum açık ve net.
Oturan kendiliğinden hiç kalkmıyor ki yerinden.
Hep o oturacak.
Hep o söyleyecek.
Partililer de kuzu kuzu gücün önünde eğilerek biat edecek.
Git desen de gitmiyorlar.
İşte kurultayda “git!” dediler de gitti mi?
Nerede ise altı bezlenen/bezlenecek olanlar bile kalkmıyor yerlerinden.
Hep onlar oturacaklar.
Umurlarında değil ki ülke.
Ah bir umursayabilseler.
Ah bir görebilseler.
Görebildikleri ise sadece ülke gerçekleri olsa.
Milyonların iktidar için yanıp tutuştuklarının farkına varabilseler.
Desenize farkına varsalar ne değişir.
Koltukta oturma hastalığı popolarına bir değmiş.
Tam değmiş!
Hemen sıcağı sıcağına geçmişten bir örnek vereyim.
1994 yılında CHP’nin siyasi yasağı kalkmasına rağmen solun en büyük partisi SHP idi. SHP’nin adayı Ruhi Cöbekoğlu’nun yaşlandığını ve kendisinden sonra gelenlerin önünü açması yönündeki istek ve beklentileri Cöbekoğlu umursamadı. Solcuların bu isteğini kulak arkası atan ve “ben” ısrarını sürdüren Cöbekoğlu’na kızanlar, ANAP adayı ve CHP adayına oy verdiler. Sonuçta Ereğli’de solun kalesi yıkıldı. 2014 seçimleri 1994 seçimlerinin birebir tekrarı olmadı mı? Cöbekoğlu’nun inadı gibi davranılmamış olsa idi, seçim kaybedilir miydi hiç?
İşte Kemal Kılıçdaroğlu 70 yaşında.
O da gitmiyor.
Ve gitmeyecek.
Gitmediklerinden dolayı, AKP ve benzeri partiler iktidarı genelde ve yerelde ele geçiriyor.
Peki ne olacak?
“CHP’ye oy yok” diyenlerin sayısındaki artış öylesine geniş kitlelere yayılacak ki, İYİ Parti’ye dikkat.
Bu olgunun sebebi olanlar da CHP’deki Birgül Ayman Güler, Emine Ülker Tarhan gibi ulusalcıları temizleyerek Mehmet Bekaroğlu’nu getirenler ve onların destekçileridir.
CHP’ye bir kadın genel başkan yakışırdı.
Bununla birlikte bir de 60 yaş üstündekilerin veteranlar üyeliğine gönderilmesi ile bu parti ayağa kalkabilirdi.
Olmadı!
Olacağına CHP’liler bile inanmıyor ki.
Okuyun sosyal medyada CHP’lilerin yazdıklarını; sonra ülkenin geleceğine dönük bir değerlendirme yapın bakalım.
Umutlu olanınız olur mu ki?!!