Görsel ve yazılı basın organlarının manşetlerinde, haber bültenlerinin ilk sırasında İzmir Alsancak’ta iki parmak kadar biriken yağmur suyuna basıp, elektrik akımına kapılarak ölen iki insanın haberleri yer alıyor.
Vatandaşlar bu kadar basit, bir o kadar da tehlikeli benzeri bir olayla karşılaşmaktan, sıranın da kendilerine gelmesinden korkuyorlar.
Sıraya girmek, sırasını bilmek derken, bizim kadar sırayı girmeyi seven, neyin sırasına girdiğini daha sonra öğrenen bir başka millet var mıdır bilemiyorum ama.
Bazıları sıraya girme konusunda İngilizleri tek geçiyor.
Derler ki İngiliz yağmacıları yağmaladıkları yerde bile medeni bir şekilde sıraya girer, tek bir İngiliz kimsenin olmadığı yerde bile tek kişilik bir sıra oluşturabilir.
Gazeteler yazmıştı. Televizyonlarda kısa bir görüntüsü de yer almıştı.
Büyükçe bir alanın çevresinin tamamı, yer yer ahşap, yer yer alüminyum panellerle kapatılmıştı, içerisi gözükmüyordu. Vatandaşlar alanın bir tarafında, bir gözlük açık bir delikten içeride ne olup bittiğini görmek için uzunca bir kuyruk oluşturmuşlardı. İri yarı birisi sıranın önüne geçmeye çalışan halk tabiriyle kaynak yapmaya çalışanları, sıranın düzenini nizamını korumak adına yüksek sesle uyarıyordu.
Sırayı bozmayın, acele etmeyin, herkese sıra gelecek, sıkıntı yok.
Yoldan gelip geçenlerin merakını, sıranın kendisine gelmesini bekleyenler gideriyordu.
Abi, içerde bina hafriyatı yapılıyor, daha yeni başladı.
Neyin sırasına nerede girmeyi bilmek önemli olmasına önemlidir de ucuz bir ürünün satıldığı yerde, yeni açılması nedeniyle promosyon uygulayan mağazanın önünde milleti sıraya sokmak zordur.
Öyle veya böyle, her nerede ve nasıl olursa olsun sıranı çok zorlarsan canından olursun maazallah çiğnenirsin bütün millet üzerinden geçer!
..............
İster yerelde ister genelde olsun, ülkenin yönetim kademelerinde bulunanların önünde çözülme sırasını bekleyen birçok sorun var.
Sorunların ele alış sırasını yöneticiler belirliyorlar ama öncelik sırası bazılarını mutlu etmiyor olmalı ki sıralamalar çok fazla tartışmalara neden oluyor.
Mesela,
Milenyum’ un üzerinden çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen ülkemizdeki sağlık ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine bir türlü sıra gelmiyor.
Yerde biriken su birikintisine karışan elektrik akımının engellenmesine, tüm uyarılara rağmen sıra gelmemiş olmalı ki yağmurdan kaçan iki insanın ölümüne neden oldu.
Yıllardır kasaba ahalisinin üzerine, kiriyle pasıyla ölümcül hastalık yağdıran kasabanın fabrikasının halkın sağlığını koruyacak tedbirler almasına, kendine çeki düzen vermesine bir türlü sıra gelmiyor.
....................
Sıra hiç ilerlemiyor demekte pek doğru değil.
Sağlık sıhhat yaşam demişken sırası gelenler veya sırası öne çekilenler de var. Bakan açıkladı, sokak hayvanlarının ötenazi yoluyla öldürülmesinin sırası gelmiş.
Halbuki ötenazi ülkemizde yasaklanmıştır. Hangi sokak hayvanı hangi iletişin kanalını kullanarak beni öldürebilirsiniz diye onay vermiş olabilir ki.
................
Beş milyona yakın haneye, yaklaşık yirmi milyona yakın vatandaşa sosyal yardım yapıldığını söyleniyor.
Sayı buraya gelmişken, sıranın kendilerine gelmesini bekleyen birçok vatandaşın olduğu biliniyor. İlgililer sayı arttıkça gururlanıyor bu başarılarını her yerde dile getiriyorlar.
Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret demiş Konfüçyüs.
İşte, o iş bize pek uymaz, ters gelir. Öğrenirse bırak bizden yana olmayı, yolda görse selam bile vermez endişesi öne çıkar.
......................
Mesela
Yüz yılı aşkın zamandır kasabanın birleştirici paydalarından olan, şimdilerde Belediyenin hamiliğinde devam eden kız ve erkek futbol takımlarının da dahil olduğu spor faaliyetlerini sonlandırmanın sırası gelmiş.
Ama ilim irfan yuvası olacak eğitim kampüsünün yapımının hızlandırılmasına, sorunlarının çözülmesine henüz sıra gelmemiş.
.................
O kadar da enseyi karartmaya, karalar bağlamaya gerek yok.
Sırası gelince çevre yolu da yapılır, yıkılan kamu binaları, okullarda yapılır, Devrek yolu bile yerinde incelemeler tamamlanınca tamamlanır.
Nasıl ki geçen sene yasaklanma sırası geldiği için yasaklanan, sırasını savdığı için tekrar yapılmaya başlanan yağlı direk yarışmaları gibi.
Nuri ÖZTÜRK / İzmir
