Akıl.
Aklın yolu kaç ki?
Bir mi?
Evet!..
Akıl, komşudaki yangına benzin dökmeyi gerektirmez.
Akıl, komşu gıcık ve yamuk olsa bile O’na düşmanlık beslemeyi de gerektirmez.
Akıl, konuyu speküle etmek isteyenlerin gazı ve sazına gelmeyi de gerektirmez.
Akıl, sinir sistemini gevşek bırakmayı da gerektirmez.
Akıl komşuluğun adabını bilmeyi ve bilinenleri de paylaşmaktan geçer.
İşte Suriye.
Bizim güney komşumuz bu ülke ile bizim özellikle son yıllarda düzeyen ve bu ülkenin can düşmanı İsrail ile barıştırmaya kalkacak kadar söz ve karar sahibi iken bir anda köprüleri niye attık biz?
Birileri dedi.
Öyle istedi.
De, yaptık değil mi?
Aynen böyle.
Bizim dışımızda bizim üzerimizde söz sahibi olduğunu iddia edenlerin gazına da, sazına da gelip, “heyt!” dedik komşumuza.
Oysa…
Ticaretimiz bile tavandaydı.
Git-gel işleri ile herşey tıkır tıkır iken, insanı ilişkiler en öne çıkmış bayramlarda seyranlarda iki ülke arasında bölünmüş aileleri kucaklaştırmak için sınırları bile gevşetivermiştik karşılıklı.
Ne güzeldi o yıllar.
Ama…
Bozuldu komşuluğumuz.
Bir tek kavramız olmadan akım derken b… deyiverdik.
Ve bitirdik o balayı yıllarını üzerine turp da sıkarak.
Neyse…
Aklın yolunun bir olduğu yeniden fark edildi ve bir barış güvercinleri havalandı Ankara-Moskova üzerinden.
Ak güvercin öylesine yükseldi ki gökyüzüne, Başbakan Binali Yıldırım’ın ağzından bal damlıyor.
Gülümseyin ifadesi ile Türkiye-Suriye ilişkilerinde yeni bir safhaya girildiğine vurgu yapan Sayın Başbakan bol bol umut pompalamaya başladı.
Oh be!
Nihayet…
Akıl galip geliyor ha?
Komşuluk ilişkilerinde asalet gerekir.
Sevgi gerekir.
Saygı ile samimiyet gerekir.
Bunlar var ise herkes kazanır.
Mutlu olur.
O ak güvercinler de gökyüzünde dans eder.
Dünyaya sevgi uçuşları yapar.
Suriye politikasında yangına benzin dökmekten vazgeçmek, bu yılın en güzel haberlerinden biri.
Sanıyorum ki en çok sevinenlerde o bölgede yaşayan halklar.
Hepsi…