12 Eylül öncesinde bir siyasi lider “Bana sağcılar suç işledi dedirtemezsiniz” diye konuşmuştu.

Yani bir kişi cinayet işlese bile katil değildi o lidere göre.

Peki bunun adı nedir?

Vur, kır, parçala, öldür!

Ve sen suçlu değilsin…

 

Tehlikenin boyutunu tahmin edebiliyor musunuz?

Korkunç bir düşünce.

Ki, bu düşüncenin uzantısı olarak da bu ülkede “cephe” hükümetleri kuruldu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümetinin başına “Milliyetçi Cephe” adını getirerek hükümet kuran bir zihniyet elbette ki, kendi suçlusunu korumayı düşünecek akıldan, mantıktan, insanlıktan uzakta olur.

Taşları böyle döşediler 12 Eylül’e.

Sokaklar işgal edildi.

Sağcı solcuya, solcu sağcıya kız vermemeye kadar işi götürünce, Türkiye bir çıkmazın içine sürüklenerek “askeri darbe” yi  alkışladı.

Ya da alkışlattılar !

 

Bugün de “kindar gençlik” isteyen Sayın Başbakanın halkın üzerine gönderdiği devletin güvenlik kuvvetlerinin orantısız güç kullanmasını teşvik etmek için her yol ve yönteme başvurması da bir o kadar yanlış ve tehlikeli bir yol yoktur.

Kimi kime dövdürüyorsun?

Kimi kimlere hedef gösteriyorsun?

Kimi kimlere karşı kışkırtıyorsun?

Sokaklar mı parsellensin?

Kahveler camiler mi ayrılsın?

Sağcı solcuya, solcu sağcıya düşman olarak mı baksın?

Ülkede kardeş kanı mı aksın?

Asla!

Asla bu yol, yol değildir.

Ve çok tehlikelidir.

 

Bu ülkenin insanları tehlikenin farkında olmalı.

Hırsıza hırsız demeli.

Katile de katil.

Benim katilim iyidir olmamalı düşünce.

Aynen benim zübüğüm iyidir gibi bakılmamalı olaylara.

 

TBMM’de kan aktı bu tahriklerin sonucunda.

Kdz. Ereğli Belediye Meclisinde de bir üye zabıta kuvvetiyle kapı dışarı edildi.

Zihniyet aynı.

Benden olmayana sabır yok.

Düşüncesini söyleyemez.

Hukuk geçersizdir.

İtilmeli.

Kakılmalı.

Hakarete uğramalı.

Aşağılanmalı.

Tahrik edilmeli.

 

Ey beyler bayanlar.

Sağcı veya solcu olanlar.

Hatta düşünceleri kaypaklıktan zemin de bulamayanlar.

Bilin ki, senin faşistin iyi değildir.

Faşist ise faşisttir.

Suçlu ise de suçlu.

Bu ülkede hukuk var ise.

Bu ülkede hukuk savunulacaksa.

Bu ülkede demokrasinin d’sinden söz edilecekse.

Çoğunluk azınlığı ezemez.

Ezmemeli.

Ezdirilmemeli.

 

Kamu görevlisi, geçici üstlendiği görev ve sorumlulukları bireysel  kin, nefret ve çıkarları için kullanamaz.

Kim ki, bu yozluğa alkış tutup kendi hırsızını, katilini, suçlusunu, anti-demokratını korumaya kalkıyor, insan değildir.

 

Açıkçası şudur:

Ötekisinin faşisti kötüdür de, senin faşistin iyi midir?

Faşistin iyisi mi olur?

Adı üstünde faşist!

Sağcısı da, solcusu da, dindarı da, dindar olmayanı da faşist ise faşisttir.

Savunmayın.

Bunun adı çanak yalayıcılıktır.

O pislik dünyasından yemlenmektir…

 

Hey sen gözlüklü.

Sen sen sen…

Sen de bir faşistsin…