Polisten kork,
İğneciden kork,
Karakoldan kork,
Öğretmenden kork,
Komşudan kork,
Köpekten kork,
Abiden kork,
Anadan kork,
Paşadan kork,
Dededen kork,
Gazteciden kork,
Babadan kork,
Dinden kork,
Belediye başkanından kork,
Parti başkanından kork,
İmamdan kork,
Öcülerden kork,
Sapıklardan kork,
Şımarık şoförden kork,
Peygamberden kork,
Karından-kocandan kork,
Şeyhten kork,
Bankacılardan kork,
Mezarlıklardan kork,
Ondan kork… bundan kork… şundan kork… kork!
Korkacaksın ki, seni korkutanlar “korkunu” kullanarak sana egemen olsunlar.
Korkacaksın ki, seni koruyacağını beslensinler.
Korkacaksın ki, özgür olamayasın!
Benim en çok tuhafıma giden de “ALLAHTAN KORK” vurgusu.
Niye?
Niye Allahtan korkalım ki?
Allah bize korkak yaşayalım diye mi yarattı?
Oysa ben hiç korkmam ve korkmuyorum Allah’tan.
Korkmam!
Neden korkayım ki?
İnsan sevdiğinden korkar mı?
Sevdiğinden niye korkasın ki?
Ha, bu korkuyla toplumları eline geçirip yönetenlerin icadı bu değil mi?
Tabi ki öyle.
Vay hınzırlar vay!
Oysa ben biliyor ve inanıyorum ki, o beni hep korudu/koruyor ve hep de ödüllendirdi.
Ben Allah’ı seviyorum.
Ben O’nun adını sömürerek ticaret siyaset de yapmıyorum ki.
Sevdiğim için de ölümü “O’NA KAVUŞMANIN DÜĞÜN GÜNÜ” olarak görüyorum.
NOT: Bu yazıyı hazırlarken bile, sevgiye vurgu yaparken “acaba yanlış anlaşılır mıyım?” diye de kork!