Tıklanma oranını artırmak amaçlı atılan başlıklarda en çok “Dünya bunu konuşuyor” veya “Türkiye Bunu Konuşuyor” ifadelerine rastlarız.

Ne dünyanın ne de Türkiye’nin bırakın bırakın konuşmasını haberleri bile yoktur olay ya da olaylardan.

Amaç dikkat çekmek.

Ancak bugün dünyanın değil de Türkiye’nin konuştuğu en önemli ilk beş haberin bir tanesi Trabzonspor ile Fenerbahçe’nin Pazar günü oynadığı futbol maçıdır.

Evet bu maç konuşuluyor.

Peki ne için?

Olağanüstü ne var da konuşuluyor?

Holiganizmden tabi ki.

 

Oysa ne de güzel başladı.

Sahada ve tribünlerde tık yok.

Futbolcular rahat, birbirlerine yaptıkları faullerden sonra toka yaparak, her türlü gerilimi izale bile ediyorlar.

Hatta…

FB’li Nani’nin futbolun estetiğini ortaya koyduğu hareketler alkışlandı bile.

Süper.

Müthiş hoş.

Derken FB’li Mehmet Topal yerini bir başka arkadaşına bırakmak için sahadan çıkarken bir kısım seyirci yuhlar iken alkışlandı da.

Sonuç önemli değil.

Sporun kardeşliğinin yeniden güzel örneklerini göreceğiz ümidiyle son dakikaya gelindi ki, holiganın biri tribünden atlayarak hakeme tekme yumrukla saldırdı.

Eyvah !

Güzelim futbolun canına okundu işte.

Yetmedi bir deli daha atladı sahaya.

O kimseye vuramadı ama zor zapt etti güvenlik görevlileri.

TS ve FB’li futbolcu ve teknik adamlar hakemlerin işareti ile sahadan çıkarken, ekranlara yansıyan görüntülerin tümü ayıptı.

Utanç verdi.

Utandık.

Hepimiz utandık.

 

Sonuçta ne oldu?

Her takımın rahat gidemediği Trabzon deplasmanıyla ilgili yeni endişeler doğdu.

Trabzon şehrinin imajına çok büyük  kötülük yapıldı.

Trabzonspor büyük cezalar ile  karşı karşıya kaldı.

Elbette ki Türk Futbolu rezil oldu.

Kimdir rezil eden?

17 yaşındaki çocuk mu?

Sadece bu mu?

Hayır!

O çocukları bu şekilde fanatizmin bataklığına sürükleyen olaylara bakar mısınız?

Şike kumpasıdır birinci sebep.

Hakemleri statta rehin alan kafadır sebep.

Sporun rekabetini algılayamayan yazar çizer takımıdır sebep.

Sebep, kin duygularına tutsak olmuşlardır.

 

Bakınız bu en büyük zararı da Trabzon şehri ve Trabzonspor’a veren olayı bile aklayacak ifadeler söylenmeye başlandı bile.

Amaç reyting.

Amaç kişisel ego.

Amaç gündem.

Böylesine kirli beyinlerin kontrolündeki bir spor dünyasında 17 yaşındaki çocukta suç arayıp, asalım keselim demek ise çözüm, çözümsüzlüğün girdabındayız biz.

 

Hangi takımın yandaşı veya taraftarı olur isek olalım, Trabzonspor’un özellikle kendi taraftar kitlesinden yaşadığı baskılardan uzaklaşmasını dileyelim.

Şampiyonluğu Anadolu’ya getiren ilk kulüp olan Trabzonspor holiganları ve holiganları besleyen ve semirten anlayışlardan kurtulduğunda elbette Türk sporu kazanacaktır.

Son dönemde “kendisine düşman” yetiştiren bir kulüp olamaz Trabzonspor.

Trabzonspor Başkanı Muharrem Uslu’nun bu talihsiz maçın ardından yaptığı yorumu tekrar tekrar okuması gerekenler bunun farkında olabilseler keşke:

Tekrarlayayım Sayın Uslu’nun söylediklerini:

“Altını bir daha çiziyorum karbon kağıdı gibi iki tane olayın üst üste iki sene içerisinde olması asla ve asla normal bir durum değildir. Bundan sonra Trabzonspor'un yolculuğunun ümit ederim ki bu akşam yaşananlar da buna vesile olacaktır, çok daha sağlıklı olacağından herkesin emin olmasını istiyorum. Bir futbolsever olarak sporun bir ruh taşıdığını, bütün insanlara sevecen bir ruh aşılaması gerektiğine inanan bir yönetim olarak üzüntümü ifade etmek istiyorum.”