Tutuklu milletvekili Mustafa Balbay  4 yılını doldurdu cezaevinde.  Tutuklu milletvekillerinden Mehmet Haberal ile Engin Alan da yatıyorlar cezaevinde.

Buz gibi odalar.

Buz gibi yaşam.

Ve ileri demokrasi.

Öyle ileri ki bizim demokrasi, “parasız eğitim istiyoruz” diyen gençleri bile gaz-pat-küt seansının ardından tıkıyorlar içerilere.

Ortalık zindan.

Buz gibi.

 

Ülkede yaşam buz gibi ama Ereğli’de sıcak.

Ortalık tatlı şekerli.

Türkan Şoray bile geldi hava basmaya, pardon hava almaya.

Laylaylom.

Bu arada terminal alanındaki 3 bin metreye yakın arsanın satışı gündemde.

Çok zengin belediye satışa çıktı.

Eski tansayı 7 milyon teleden açtıkları kapıdan 2-3 milyona mı vermişler ne!

Gel vatandaş gel!

Batacak geminin malları mı bunlar?

 

Babamın bazı sözlerini hiç unutmam.

Delikanlı olup EKİ çırak kursunu bitirip EKİ Armutçuk’ta zorunlu hizmet dönemimde aldığım maaşı kapının önünden geçen İstanbul arabalarıyla şehir dışına çıkıp iç ettiğim yıllarda harçlıksız kalınca para istemiştim babamdan.

Hiç kızmadı benim bu isteğime.

Eski karyolalarda şilteler üst üste konulurdu. Ve yastıkları da uzun ve tekti.

“Yastığın altından al” dedi.

Gittim ve yastığı kaldırdım ki, para-mara yok.

Herhalde yanlış hatırladı diye “baba burada para yok” dedim.

Bekledim ki “şilteyi kaldır” demesini.

O öyle demedi:

“Ne koydunsa o vardır oğlum!” dedi.

Birşey koymamıştım ki!

Maden başçavuşu babamdan bir insana  ince ayar nasıl ders verileceğini 17 yaşında öğrendim.

 

Babam bir de, “deredeki balığa tava tutulmaz oğlum” derdi.

 

Dersler yaşamın içinden yaşanarak alınınca unutulmuyor.

Kalıcılığı da iz bıraktığından ya…