Susam Tahin Helva ve Reçel İmalatçıları Derneği Başkanı Necati Göksu’nun açıklamasından haberiniz var mı?
Olmayanlar için yazıyorum Göksu’nun açıklamasını:
“Sofraların vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan helva ve tahin, yüzde 24'e varan vergi oranları nedeniyle lüks tüketime girdi. Türkiye'nin dünya helva pazarındaki liderliğini kaybetmek üzeredir.”
“Nasıl yani?” diye sormanıza gerek yok.
Açıklama açık: gariban sofrasının vazgeçilmezleri arasındaki helva lüks tüketim maddeleri arasında.
Necati Göksu’nun vurgulamasına göre, bundan böyle ağzımız helva tadını alamayacak.
Bu şu demektir:
Helva yerine tuz ye.
Acı ye.
Baskı ye.
Tehdit ye.
Hakaret ye.
Şiddet ye.
Biber gazı ye.
Cop ye.
Ama helva yeme…
Bu karar tam da Türkiye’nin içinde bulunduğu gerçeği nasıl da gözler önüne seriyor.
Tatsız Türkiye; helvayı da gariban sofrasından alıverdi ya.
Lüküs hayat, lüküs hayat….
**
Son günlerin ortam maddesi; paralel.
Yanyana iki çizgiye mi derler paralel diye?
Bir bakayım hemen sözlüğe ve okuyayım sizlere: yan yana ve birbirini kesmeden, birbirine kavuşmadan uzanıp giden (şeyler), koşut, muvazi.
Doğru bilmişim.
Yanyana giden iki çizginin ülke gündemini bu kadar işgal etmesine şaşırmayın.
Her gün bir nanenin yedirildiği ülkemizde akılları durgunluk veren ne konular cak cak konuşuluyor. Kim derdi bir gün Osmanlıca yazıp söylemek de müfredata girecek.
Girdi.
Hem öyle bir girdi ki, 2023’de Osmanlı Cumhuriyeti’nin ilan edileceğini söyleyenlere “kahin” bile denmiyor.
Of of!..
Neyse biz şu paralel iki çizgiye gelelim.
İnsan insan ise insandır.
İster paralel olsun, ister üçgen olsun.
İster ise yuvarlak olsun.
Bana ne !
İster AKP’li, ister CHP’li, ister MHP’li, ister DSP’li, isterse de HDP’li olsun.
Aradaki terk fark edilecek noktası, “kaç okka” çektiğidir.
Önemli olan “ne kadar insan?”
İnsan ise başım üstene.
İnsan değil ise..! Bu kısmını demiyorum.
İnsana saygı.
Yoksa, şu dinden, bu mezhepten, öteki ırktan olmuş bana ne?
Kişiliğindeki insanlık oranının ölçüsü yüksek ise alkış.
Değil ise defet gitsin.
Çünkü; insan değil !
Bu paralel maralel olayına da öyle bakıyorum.
Farklı saplantılara bilerek veya bilmeyerek katılanların da ‘insanlığı’ önde ise saygı duyarım.
İnsan ise iftira atmaz ki.
İnsan ise sahte delil üretmez ki.
İnsan ise küfür etmez ki.
İnsan ise komplolar kurmaz ki.
İnsan ise ülkesini satmaz ki.
Ama insan ise !
Eğer o yok ise her haltı karıştırır.
İftira da atar.
Ordusunu da çökertmek için binbir planlar yapar.
Sahte delillerle aileleri yok etme tezgahına su taşır.
Basın özgürlüğü gibi kavramları ‘kişiye özel’ değerlendirir ve kendisi gibi düşünmeyenlere yargısız infaz yapar.
Çünkü; insan değildir.
“Önce insan” demek söz ile olmaz !
Yalan saraylarda ülkeyi yok etmek isteyenlerin işbirlikçisi durumundakilerin “önce insan” sözlerini samimi bulmayanlardanım.
İnanmıyorum bu söylemlere.
Dünden bu güne acı ve gözyaşı taşıyanların ağlamaya hiç hakkı yok ki.
Daha “mazlumun ahının” faturası çıkmadı.
Bir gün o çıktığında ise kim ya da kimler “aheste aheste” dans edecek bakalım?