Belediyeden bir dost arıyor:
-Celal Bey, şu tarihte şu, şu, şu kişi ile şurada oturmuş.
-Oturur kime ne de, o tarihte Celal Bey burada değildi ki!.Fethiye’ye daha önce gitmiş olan eşi, kızı ve torununun yanına, o da oğlu ile birlikte bir süre gitti. Oradan da Çanakkale’ye geçecekler. Duyumların her zamanki gibi çok yanlış.
-Yok yok doğru. Oradaymışlar.
-Celal Bey senin de yakın arkadaşın. Aç telefonu sor! Niye sormuyorsun? Celal Bey nerelerdesin görüşemiyoruz gel veya geleyim bir çay içelim iki yarenlik edelim niye demiyorsun da, yalancıların sözlerine inanıyorsun?
-………!
**
1990 lı yıllarda Kdz. Ereğli’nin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Çerçevesinde (KEİB) pilot bölge olması önerilirken, “Ereğli İli” sözünün dil sürçmesi olarak ifade edilmediği belirtilmiş ve 2000 li yıllarda Ereğli İli’nin 250 bin nüfusa ulaşacağı vurgulanmıştı. Tabi ki bu gelişmenin birinci şartının demiryolu ve havayolu olduğunun herkes bilincindeydi.
Ülkemizin önemli isimlerinin dile getirdiği bu vizyon öylesine büyük heyecan dalgası yaratmıştı ki, İşadamı Rahmetli Üzeyir Garih’in Ereğli’nin geleceğine dönük ciddi açıklamaları ve destekleri üzerine dönemin Belediye Başkanı Ruhi Cöbekoğlu, belediye meclisinden “Fahri Hemşehrilik” kararı aldırmıştı.
Ereği’de 2000 li yılların konuşulduğu yılların üzerinden uzun zaman geçti.
Şimdiki zaman 2023.
Ve ilçenin gündemine bir göz attığımızda şimdi ne görüyoruz?
Ne konuşuluyor?
Yerel yönetim, meslek odaları, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle kurumları, odalar, vatandaların gündeminde ne var?
Demiryolu?
Havayolu?
Teşvik kapsamına alınma?
Liman!
Çevre yolları?
Yatırımlar?
Çevre duyarlılığı?
**
En son yapılan belediye meclisinde yaşananların fotoğrafı size ne anlatıyor?
Nasıl okavgalar, vuruşmalar, ağır ağır sözler!
Yakışıyor mu Ereğli’mize?!
**
Siyasi seviyenin dip yaptığını gördüğümüz bu fotoğraf elbette Ereğli’de yaşayanları üzüyor.
Peki her geçen gün neden dibe gidiyoruz?
Bana göre birinci sebep, belediye başkanının çevresini saran içlerindeki düşmanlar. Halil Başkan 2007-2009 dönemini çabuk unutmuş ki,(istifa ettiğinde “kral öldü yaşasın yeni kral diye” belediyeden fotoğrafların nasıl toplandığını, Aygen Bilgeç’i arayıp sorabilir) çevresini saran sazcı ve cazcıların taşıdıkları tiyolara kendini kaptırıp, haksız yere ve de sürekli birilerini suçlayarak ötekileştirme hastalığını sürdürüyor.
Düsturu; sevgi, barış, dostluk olan biri ispiyonculuğa pirim verir mi?
Halil Başkan’ın zaafı var ki, ispiyonculara değer veriyor.
Oysa;bilmelidir ki; ispiyonculuk şerefsizliktir.
İspiyoncu, dalkavukluk yaptığından alacağı bir kemik için uydurur da uydurur.
İspiyoncu sınır tanımaz! En çok da eş ve çocuklarına yaptığı-yapacağı yağcılıkla çevresel etki değerlendirmeler kullanır.
**
Toplumda çok prim yapan ispiyonculuğun temelinde yalan vardır. Yalanlarla kurdukları yalan dünyasından çöplenenler; gerçek dünyayı karartır. Yalan dünyanın etkin ve egemen olduğu ortamlarda da ne yazık ki, toplumun beklentileri gündemde asla yer alamaz.
Gündem, ötekine berikine yalan dünyadan üfürülenle sataşmak olunca da halk unutulur toplum hayal kırıklıkları yaşar.
Bugünkü durum budur.
90 lı yıllardan bu güne Ereğli nereye koştu?
Ve ne haldeyiz?
**
Tüm bunları niye yazdım?
Birkaç kez tanık olduğum ve ısrarla “YALAN!” dediğim suçlamaların halen daha devam etmesinin kentimize bir şey kazandırmadığını vurgulamaktır.
Halil Başkan, şu hemen yanındaki kendisine düşman olanları bir görebilse, belki kentte o çok vurguladığı sevgi, barış, dostluk şarkıları duyulacak.
Ancak -ne yazık ki- umut yok.
Sonuç?
Yalanlara kanmak; hem Halil Başkan’ın hem de kentimizin canını okumaya devam ediyor.