Varoluşun,
İlk ağlayışlar ve kahkahaların,
“Durcuk!”yapışların,
Ve koşuşların.
Sonra büyüme ve gelişme dönemlerin,
Öğretmenin,
Arkadaşların,
İlk aşk duygusunu tadışın,
Deli deli bıçkınlığın,
Hayallerin,
Umutların,
Projelerin,
Derken…
Yârin yarenin,
Varlığını sürdürecek parçaların,
Bıkmadan yorulmadan yaşam kavgaların,
İhtirasların,
Doğruların ve yanlışların,
Hobilerin sosyal yaşamın,
Gönül dostların,
Vefasızlıklar karşısındaki yıkılışların,
Yeminlere sığınarak sıfırdan ayağa kalkışların,
Penceren,
Kadehin,
Bir de Fenerbahçen,
Hepsine bir anda veda edişin,
Eşin ve prenseslerin,
Bitiyor bir anda.
Gidiyorsun,
Bilmediğin ve bilinemeyenlere,
Su gibi,
Mor kelebeklerin seslenişinde,
Sabahın köründe…
O kadar basit.
Yalın.
Net…
Sonrası formaliteler,
Haberler,
Hazırlıklar,
Şaka yaptığına inananlar,
Hepsi orada.
O sandığın içinde.
Bir sandık ve sen.
Bir de toprak.
Bu kadar.
Ötesi mötesi yok.
Oradaki içine tüm dünyanı sığdırdığın sadece bir beden.