Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, CHP Grubundan geçirerek TBMM Başkanlığına verdiği önerge ile “Kdz. Ereğli Üniversitesi” kurulmasını istedi.
Aynı Turpcu daha önce de Filyos’a üniversite istemişti.
Şimdi de Kdz. Ereğli.
Ve var olan Bülent Ecevit Üniversitesi ile birlikte bu sayı üçe çıkacak.
Tabi ki herkes gibi ben de düşündüm Zonguldak’ın bu işlere ne diyeceğini.
Öyle ya; Zonguldak’tan Ereğli’ye bakınca ilin en büyük ilçesi Ereğli hiç gözükmüyor.
Adı bile anılmıyor ki.
Bu tespiti en son Zonguldak derneklerinin düzenlediği panelde bizzat konuşmaları dinleyerek yaşadım.
Böyle bir gerçeği göz ardı edemeyiz/etmemeliyiz!
Bir siyasetçi için var olan üniversiteye rakip çıkarmak zordur ve risklidir, hele ki konu Zonguldak olunca.
Ama Turpcu her şeyi düşünmüş ki, bu kanun teklifini verdi.
Ha denilebilir ki, muhalefet milletvekilleri olmayacak işlere teklifler ve soru önergeleri vererek kolay ve ucuz siyaset yaparlar.
Nasıl olsa sonucu yok.
Doğrudur.
Böyle de düşünülebilir.
Ama…. Böyle bir de gerçek var…. Ereğli’nin herşeye hakkı var da, veren yok.
Veren yok da, isteyen var mı?
Milletvekili Turpcu, Zonguldak kamuoyundan olası “Ereğli’ye niye üniversite istiyorsun, Bülent Ecevit Üniversitesinin ayağını mı çelmeye çalışıyorsun” eleştirilerini de göğüsleyen bir gerekçe yazmış teklifine.
Diyor ki:
“Bülent Ecevit Üniversitesi’nin Zonguldak’a büyük katkılar yaptığını söyleyerek eğitim-öğretim ve bilimsel çalışmaların, daha önce yine kendisinin kanun teklifi verdiği Filyos Vadisi Üniversitesi ve Kdz. Ereğli Üniversitesi ile desteklenmesinin, ilin sosyal ve ekonomik gelişimine ciddi katkı sağlayacağını vurguladı.”
Zonguldak’ın tüm ilçeleriyle kalkınabileceğini ifade eden bir görüş Turpcu’nun gerekçeleri.
Güzel.
Ancak dikkatimi bir olay çekti bu açıklamanın ardından.
Tık yok!
Ne kendi partisinden, ne sivil toplum örgütlerinden, ne de meslek odalarından.
Sanırım Turpcu’nun tüm yayın organlarında yer alan açıklamasını okumamışlar.
Ya da okuyup anlamamışlar.
Hiç kimse görüşünü söylemedi.
Tartışma ortamı yaratılmadı.
Ve bu kanun teklifinin özü de ruhu da kısa zamanda unutuldu gitti.
En azından bir kurum veya kuruluş iki satır teşekkür etme nezaketini gösterseydi.
Yazık!
Vefa gerçekten öldü mü?
Yaşamıyor mu?