Sosyal paylaşım sitelerinde yazılıp, çizilen ve söylenen haberlere göz attığımda içimi ısıtacak hiçbir şey bulamıyorum.
Gündem gereğince en çok “dönek” sözü tartışılıyor.
Dönek kim?
Niye döndü?
Neden döndü?
Peki döndü mü?
Taktik ise?
Falan filan.
Ama altını çize çize öylesine döneklik yazıları var ki…
Yazıların muhatabı; dün ile bugün söylemleri değişenler.
Neler söylemişler neler.
Bugün ise tam tersi.
Ne garip ve tuhaf!
Ama bu gariplik günümüze mahsus değil ki.
O döneklik hep var.
Hatırlayanlar bilir bir ara “Fırıldak Kubi” fıkraları anlatılırdı.
Ne dönüştü o!
O’nun gibi kimse olamaz.
Ha konuyu hemen yerele getirince, dün önce ANAP’lı, sonra DYP’li derken bu iki parti dip yapınca, yeni parti arayışlarında kalanların sonraki dönüşleri de muhteşem (!) değil mi?
Sonrasında CHP var.
Hatta “Bu kadar da dönmek olmaz!” diyerek CHP’yi bile son durak bellemeyenlerin AKP’ye gidişleri var.
CHP nire, AKP nire!
Dönen dönüyor.
Olabilir.
Ama şimdi tutup da bunlara “dönek” denilebilir mi?
Aaaa ne ayıp!
Tövbe estağfurullah…
Bu döneklik tuhaf bir iş.
Özünde döneklerle ilgili kamuoyunun dillendirdiği o çok bilinen çok başka bir ifade var ki, bu köşenin etik değerlerine uymaz ki, tekrar edelim.
Olmaz !
Döneklik mirasına takılanların söylemleri hep uç olmuştur.
Çünkü… Girdikleri bu kapının içinde kendilerini kabul ettirmeleri gerekir.
Çok bağırmaları gerekir ki, balık hafızalı toplum unutsun ve de yeni etiketi ile tanıyıp benimsesin.
Asimile olanların yaptıkları gibi.
Kim ya da kimler asimilasyon içinde kaldı ise en hızlı dönüşü onlar gerçekleştirir.
Ve de çok keskindirler.
Aynen bugün yaşananlar gibi.
Dün söyledikleri mi?
Unutuldu gitti bile.
Çoktan…
Sosyal paylaşım sitelerinde bu konuda öyle zenginlikler var ki, unuttuklarımı hatırlayınca bir tuhaf oluyorum.
Kimisinden de utanıyorum.
Örneğin benim sandığa gidip de Ekmeleddin’e oy vermem gibi.
Hayatımın en büyük ayıbı.
Ve bu ayıp ömrüm boyunca vicdanımda hep sızı yaratacak.
Düşündükçe çıldırıyorum gerçekten.
Nasıl ve kime kandım?
Ben ne yaptım ya?
Askeri darbede o incelik zarflara koyu renkli “hayır” oyunu atarken çekinmedim de, şimdi niye Ekmeleddin’e cart diye bastım mühürü?
Bana bu oyu verdirenlere...!