Ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın sözleriyle duygularını dile getiren Aşık Veysel ta o yıllarda ne düşündü ki bu cümleyi kurdu?
Ölümden bahsetti gitmek ifadesiyle.
Adım kalır diyerek bıraktığı izi dile getirdi.
Ve dostlar beni hatırlasın diye de gönül vasiyetini dostlarına bıraktı.
Hepimizin sürdürmeyi başardığımız dostluklarımız var.
Dostum diye yüreğimize bastıklarımızın bazılarına gardaşcuvazım diye de özel bir anlam yükleriz.
Bizi sımsıcak saran bu duygular ne de özeldir, anlamlıdır, sevgi ve yürek yüklüdür.
Kandilli'den ağabeyim ve bir dönem gazetemizin de yazı işleri müdürlüğünde bulunduktan sonra emekli olup aramızdan Yaşar Uysal'ın;
Sevgili Eyüp,
Hani senin helal olsun dediğin dostluk tarifin vardır ya...
Sanırım ona en güzel örnektir Neşet Abi.
Üç yıl önce sonsuzluğa uğurladığımız bilge dostumuzun candan sevenidir, Neşet Abi.
Anılarını kaleme aldığı özgün kitabıyla yaşatmaya azmettiği dostuna anma gününde de seslenmiş.
Ben de seninle paylaşayım dedim.
Selamlar' iletisini okuduğumda Ruhi Göktekin düştü usuma.
O güzel insanın güzel dostu Neşet Karaçaltı'nın Ruhi Göktekin'e gidemeyen mektuplar başlıklı yazısındaki buram buram duygu yüklü o büyük dostluğa şapka çıkardım.
Evet Selam olsun böyle dostluklara, arkadaşlıklara, gönüldaşlıklara diyerek Karaçaltı'nın Göktekin'e gönderdiği ve gidemeyen mektubunu sizlerle paylaşıyorum:
Sevgili Ruhi
25 Aralık geliyor ya, günlerdir dilimden düşmüyorsun.
İlk kez bu mektubu yazmakta zorlanıyorum. San ki bir çıkmazdayım. Sen bizi bırakıp gideli üç sene oldu. Bir dostun bitmeyecek yokluğuna alışmak ne kadar zor. Üstelik artık bu şehirde o güzel gençliğimizin güzel arkadaşlarından kimse kalmamışken Erdoğan İstanbul'da şu an hasta. Turhan Ağabey Ankara'da. Söylediğine göre o da rahatsızmış. Ben de, şöyle, böyle Zaman kendi bildiğince akıp gidiyor bizi peşine takmış.
Şiirler yazıyorum (!) Yazılar yazıyorum (!) Sana okumadıktan sonra !...
Ah iki gözüm hiçbir şeyin tadı yok. Dostluklar artık çıkarlara göre oluşmuş: günübirlik. Desem ki "vefa" sizlerle birlikte bırakıp gitmiş bizleri. Yani dalların ucunda kuşlar ki bir yel esse uçup gidecekler. Ağaçlar yine yalnız kalacaklar.
Ben senin yaşamöykünü kitaplaştırdığımda hüznün ve mutluluğun zıt kardeşliğini yaşamıştım. Bu gün o kitaba baktıkça kapaktaki fotoğrafın san ki bana gülümsüyor gibi geliyor.
***
Sevgili Ruhi, söz verdiğim halde Alaplı ve Ereğli'ye gidemedim. Yaşar Uysal kardeşimiz de sabırla bekliyor. Gidebilsem senin oralarda ayak izlerini arayacağım. Senin gemici şapkan başında, baston olarak da kullandığın şemsiyen elinde, boynun hafif çökük, önüne gelene merhaba diyen seni arayacağım. Sende seni bulmak için.
Bir gidebilsem ve sahilde "Ben geldim!.." diye bağıra bağıra seslensem
Ruhi be, sen o SOBE şiirini bizi sobelemek için mi yazdın, niye ki
Dedenin, babanın ve diğer akrabaların yanında; çamların gölgelediği o sonsuz yerinde huzur için olmanı diliyorum
Neşet KARAÇALTI/Samsun 23 Aralık 2011