Ülkem acı içinde.

Ülkem öyle acı ki, ağlamayan yok.

Çünkü can/canımız yanıyor.

Hele bir de ateş düştü ise ocağa.

Gel de yutkun.

Gel de haykırma.

İşte OZAN KOÇ.

Kibarlığı, efendiliği, sakinliği ve sanatçı kimliği ile koç gibi adamdı.

Ama gitti.

Gitti ilk işinde sonsuzluğa.

Ta Adıyaman’daki bir otel enkazında kalıverdi bedeni.

Of ki ne of!

Allah Mehpare ile Orhan başta olmak üzere tüm sevenlerine sabır versin.

**

Böylesine acı haberlerin içinde boğulurken, ülke olarak ayağa kalktık.

Herkes seferberlikte.

Yardım ve yardımlaşmanın her türlüsünü yapabilmek için olanaklarını zorluyor.

Bir battaniye.

Bir çocuk maması.

Bir ısıtacak bir şey.

Belki de bir şişe pet su.

Şimdi; CANA CAN OLMA ZAMANI.

**

Ne güzel bir yardımlaşma kültürü bu.

İşte farkımızı fark ettirme günü.

O gün bugün.

O gün 85 milyon tek yürek olma günü.

Ve o günün içi öylesine güzel dolduruluyor ki.

Görüyoruz sıra sıra tırları.

Yardım kuruluşlarına yapılan yardımları.

Herkes çorbada tuzu olabilmek için çırpınırken, bazı kötü durumlar çıkmıyor mu karşımıza.

Felaketi ranta çevirmek isteyenler en başta.

Enkazda soygun yapabilmek için hırsızlar ayakta.

Dolandırıcılık ise alışkanlık zaten.

Ama bir de, yardım kampanyalarına “evimde şu var bu var” diye araç isteyip de, çöpe atılacakları gönderenler var.

İşte bunlara da yuh!

Gerçekten yuh!

O giysileri ve eşyaları tek tek ayıklayıp kolileyenleri niye meşgul ediyorsunuz.

Atın çöpe.

Ne hakkınız var insanların şu özverileri ile dalga geçmeye.

Ne diyor yetkililer, ikinci el olmasın.

Bu kadar açık iken, evlerindeki çöplerini yardım adı altında göndermeye kalkanlar size özellikle binlerce yuh!

Girmeyin araya.

Yardım etmek için çırpınanların ne enerjilerini harcayın ne de zamanlarını.