Gözden uzak olunca gönüllerden de ırak olmuştur bu bölgemiz.
Gitsen gidilmez, gelsen gelinmez.
Bu nedenle Devrek daha yakın gelin onlara,
Özellikle de Armutlucumalı’lara.
Madencileri bile genellikle TTK’nın Kozlu Müessesinde ekmek peşinde koşarlar.
Git gel Kozlu.
Veya Üzülmez.
Zordur bu yörede yaşamak.
Bırakın sosyal yaşamı da, aydınlanmanın ışığı eğitim konusundaki sıkıntılar göçe zorlamıştır yöre halkını.
Öyle ya; napınlar?
Elde avuçta olması için çalışmak gerek.
İş yok.
Gelecek yok.
Okul/okullar yok veya yetersiz.
Haydi toplayın tası tarafı dökülün yollara.
İstikamet ya Ereğli ya da Devrek.
Peki sebep?
Sebebi belli.
Yol yok ise yaşamak da yok.
Yol yok ise karşılığı mahrumiyettir.
Sağlık güvenliğin bile Allah’a emanettir.
Ben de bilirim o yöreyi ve yörede yaşayanları.
Çile ile büyümüşlerdir.
Bu nedenle hizmete açtırlar.
Ki, o açlıklarını hep de sessizce dile getirerek kaybolan yıllara imza atmışlardır.
Ama bugün o sessizlik yok.
Sanki, sessiz çığlıkları sesliye dönüşmüş ve haykırmaktadırlar.
“Yol istiyoruz yol ağalar beyler” diye inletmektedirler sağır kulakları.
İstiyorlar ki kör gözler açılsın, suskun dudaklar bu yol talebine çare olsun.
Böyle döküldüler meydana.
Böyle bağırıyorlar yırtınırcasına.
Böyle umut arıyorlar boşlukta.
Şimdi bağrıma zamanı.
Bağırın dostlar bağırın.
Sesiniz daha güçlü ve gür çıksın ki, dağlar ve taşlardan yankılanarak bölgeyi aşıp Ankara’da dikkat çeksin.
Uyansın ağalar beyler.
Desinler ki, “Bu yöre çalışıyor. Çocuklarına sağlam bir gelecek için kentlere gitmek zorunda kalıp eğitim peşinde koşuyor, maden ocaklarında ve ülke savunmasında şehit oluyor. Artık haksızlığa dur diyelim ve öncelikle yollarını yapalım.”
Demeliler.
Diyebilmelerinin yolu da volümü artırmaktan geçiyor.
Ne kadar çok ses işte o kadar hizmet!..