DHA'dan Ersin Ercan bir haber yaptı Kdz. Ereğli'nin içinde bulunduğu durumu tüm Türkiye öğrendi.

Ereğli bu.

Hep festivallerle gündeme gelecek değil ya.

Bir de arka oda var.

O oda da gerçek var.

Acı var.

İşsizlik var.

Göç var.

İcra var.

Kriz var.

Dert var.

Olumsuz olarak ne aklınızdan geçiyor ise o var.

Çünkü orası arka oda.

 

Eskiden bu yana bir alışkanlık vardır ki, evin en güzel yeri misafir odasıdır.

Ne alaka ise bardak, tabak, çanak da bu oda da gösterilir.

Süsler.

Vitrinler.

Renkler.

Ekranlar.

Müzik setleri.

Koltuklar.

Kanapeler.

Örtüler.

Perdeler.

Hep misafir odasındadır.

Sanki o oda çok gösterişli olduğunda hane sahibinin zenginliğinin işareti olacak.

Zenginlik !

Hava.

Palavra.

Tepeden bakış.

Aşağılama.

Mesafe.

Jakuzi.

Jeep.

Icı-bıcı işte.

 

İyi de bir bütün sadece misafir odası değil ki.

Arka odanın dışında, mutfak var.

Tuvalet var.

Banyo var.

Antre var.

Balkon var.

Vestiyer var.

 

Kdz. Ereğli'yi  Deniz Ticaret Odası Karadeniz Ereğli Başkanı İrfan Erdem'in hazırladığı Aralık 2012 araştırma raporundan öğrendi herkes.

O raporda icra sayısı var.

Ereğli'de kadın ve çocuklardan sonra çıkan erkek nüfus ile icra dosyası sayısı karşılaştırıyor.

O da ne?

Rakamlar birbirine çok yakın.

Sanki her evde bir icralık kişi var.

 

Şimdi bazı kesimler İrfan Erdem'i 'Ereğli'yi rezil etti' diye suçlayabilir.

Olmuştur bile.

Hazımsızlık diye bir şey var ya.

 

Oysa Erdem'in raporu Ereğli'nin özüdür.

Büyüyen ve gelişen Kdz. Ereğli'de her şey tersine dönmüştür.

İşadamlarında moral yoktur.

Vatandaş bezgindir.

Kurum ve kuruluşlar arasında eşgüdüm yoktur.

Yaşlıların işgal ettiği makamlar gençlik dinamizminin önünde takozdur.

Umut yerine umutsuzluğun öne çıktığı bu kentte kamu ve işadamlarının kaynakları toplumu uyutma taktikleri için kullanılırken, elbette icra dosyaları patlayacaktır.

Ereğli'nin çileğini teşvik için kılını kıpırdatmayanlar safahat alemindeki kuyularından gerçekleri göremiyor  ki.

Bağır bağır bağırıyor bu toplum.

Kulaklar sağır.

Gözler kör.

Diller suskun.

Ama önümüzde festival var.

Nasıl olsa şıkır şıkır oynayıp öteleriz dertlerimizi.

'Bu gece barda gönlüm hovarda' diyerek icra dosyalarının üzerine yenilerini ekleyip dururuz.

Biz bu muyuz sahiden?