Neydi o “Hökümet gibi kadın” lafı.
Hökümet!
Hökümet ve kadın !
Dur kimdir o?
O, ağır mı ağır ve de hanımağa duruşunda olan kadındır.
Her zaman ağır abi olmaz, bazen de ağır abla/kadın olur.
Aynen hökümet gibi.
En son hökümet kadın versiyonu Tansu Çiller’di.
Sonrasında Meral Akşener’in adı çok dolaştı ama Adı “Devlet” olan devletlü kesiverdi başını hökümet kadının.
Bir ara Birgül Ayman Güler çıkınca, koskoca ülkede “ulusalcı” diye dışlanıp tu-kaka yapıldı.
Eh ufukta sarı fırtına gözükünce Türkiye ayağa kalktı ve “Oy oy Emine” diyerek, Ereğli’den firar edip giden eski borsacı Umur Tarlan’ın soyadı benzerliğindeki Emine Ülker hanımı da çabuk çizip atıverdiler.
Ah ah!
Meral Akşener, Birgül Ayman Güler ve Emine Ülker Tarhan harcanır mıydı?
Kadın nüfusu çok diye dursun uzmanlar, yönetenler hep erkek!
Tutmuşlar bırakmıyorlar alanları.
Her alanda adam var.
Yani adam!
Siz başka bir şey anlamayın sakın.
Bildiğiniz adam.
Kadın dediğin “hökümet” gibi olacak.
Okkalı.
Eli de cebi de okkalı.
Atı da olacak, kırbacı da.
Şak diye bir salladığında, ezenler diz çöküp marabalar alkışlayacak.
Haksızlığı okkalı adımlarıyla önleyen, sesiyle dağlara taşlara hükmeden bir kadın.
Adı üstünde hökümet kadın.
Şöyle bir bölgemize göz atıyorum da, kim var hökümet kadın gibi duruşu olan?
Siz söyleyin.
Bir isim.
İki isim.
Üç?
Yok mu?
Vardır elbette gözünüzün önünde de, aklınıza gelmez.
Bir olaya ve duruma hele ki bir kadın eli değmeye görsün, çiçekler açar çiçek.
Renkler dans eder, sevgiler bulutlara doğru pembe yorganlar altında uçmaya başlar.
Estetik gelir yaşama.
Su gibi duru olur umutlar.
Paylaşmanın erdeminde bütünleşir yürekler.
Dedim ya, hökümet gibi kadın olacak ama.
Oturaklı.
Tatlı sert.
Ve çekici.
Baktığında gözler kamaşacak.
Işık saçacak pelerini.
Bakıyorum ben de.
Var mı diye?
Yanımızda, yakınımızda.
O mu?
Bu mu?
Şu?
Neden olmasın?
Hökümet gibi olsun da.
Canımızı yesin.
Şerbet gibi akıp gitsin.
Geleceğe.
Açıklığa.
Katılımcılığa.
Yarının aydınlıklarına yıldız olsun.
Biz O’nu, severiz.
Sevmek ile kalmaz başımıza taç bile yaparız…