“Dalgalandım da duruldum, koştum ardından yoruldum binlerce güzel sevdim de, sevdim de…. en son sana vuruldum”  şarkısıyla güne başlamak nasıl olur?

Güzel oldu güzel!

Günün erken saatinde içimde saklanmış üç düşmana karşı başlattığım yürüyüş savaşının  ardından  dalgalanmak iyi geldi.

“….Sevdim de, sevdim de…”

Hele, bu dalgaya  Müzeyyen Senar’ın o eşsiz ve doyumsuz sesiyle merhaba demek.

Of !

Ardından “Gamzedeyim devam bulmam,  garibimdir bir yuva kurmam,  kaderimdir hep çektiğim inlerim reha bulmam” geldi…

“…..Kaderimdir hep çektiğim….”

Sabah sabah efkar mı bastı ne?

Gibi…!

Gibisi yok, aynen öyle.

“Efkar bastı gönlümü…. Yine feryat ediyor….”

Allah Allah !

“Sen açtın bu yarayı dermanını ver artık
Yıllardır bekliyorum geleceksen gel artık.”

Gelmez.

Gelemez.

Biz efkara mahkumuz abi.

 

Oysa Pazar gününe “Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa” sözleriyle öyle enerjik başlamıştım ki.

“Sev kardeşim” dedi dostlar.

 Sevmek…

Dili, dini, ırkı, mezhebi veya her ne ise insanı insan olarak sevmek.

Evrensel barış ve insan haklarını savunmak.

Dünya kardeşliğinden dem vurmak.

Hayatı da  bayram yerine çevirmek.

 

Yaşam dediğin serüven bir gıdım su.

Öylesine akıp gidiyor ki yılları torbalara doldurarak.

Yetişebilene aşk olsun.

Bir tık kadar kısadır doğup, yaşamak ve ölmek.

Hepsi bir anlık.

O an gelince başlıyor dönüşe yolculuk ayrımsız.

Hem de bilinmeyenlere.

 

Dalgalanarak başladım şu güneşli haftanın ilk gününe.

“Dalgalandım da duruldum, koştum ardından yoruldum binlerce güzel sevdim de, sevdim de…. en son sana vuruldum.” 

Devamı mı?

İsterseniz hep birlikte söyleyelim?

“Yaktın yıktın kül ettin, erittin beni
Mecnuna döndürdün, mahvettin beni.”

**

Telaşe yok evlatcum telaşe yok !