2009 Yerel seçimleri öncesinde 9 bölüm olarak yayımladığı “Vaatlerim” yazı dizisini 2014’de tekrarladım. Yerel seçimler bitti gitti. Şimdi iş zamanı.
“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” demiş atalarımız.
Dedikodu yerine düşünce fırtınası yapabilmek adına çorbada bir gram tuzum olması için, Ocak ayında 7 bölüm olarak yayımladığım “Vaatlerim”i bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum.
Katılımcılık ve saydamlık adına, gelin konuşalım, yazalım, düşüncelerimizi paylaşalım.
VAATLERİM 2014 (1)
30 Mart 2014’de yapılacak olan yerel genel seçimlerinde dananın kuyruğu ya kopacak, ya da kopmayacak.
Çünkü…
Ya yeniler gelecek, ya da “eskiler ile idareye devam” denilecek.
Bunun kararını da halk verecek.
Halk verecek vermesine de, önseçimsiz belirlenen belediye başkan adayları, il genel ve belediye meclis adaylarına kerhen oy vermeye mahkum vatandaşlar, her zaman olduğu gibi yine “KÖTÜNÜN İYİSİNİ” tercih etmek zorunda kalacaklar.
Adı seçim.
Soyadı da hikaye.
Hikayeden seçim yani…
Bu hikaye seçimler öncesinde “yapacağım edeceğim” diye meydane çıkan pehlivanlar bol bol atıp tutacak.
Çoğunlukla da, “cak-cek” ile kafalar davul gibi şişirilirken, sorunlara çözüm noktasında donanımlı olanlar elbette farklarını ortaya koyacaklar.
Ama…
Bu farkı ortaya koyma konusunda “hitabet yeteneğinden yoksun olanlar” bildiklerini anlatırken yetersiz kalıp bir kez daha çuvallayacak.
Ağzı iyi laf yapmayana ekmek yok ki bu siyaset sahnesinde.
İyi atacaksın.
İyi sallayacaksın.
Öpeceksin.
Koklayacaksın ki, iş yapasın.
Bu işin raconu böyle.
“Gelene ağam, gidene babam” demeyi bileceksin.
Bunun adına siz ikiyüzlülük mü, yoksa “çok yüzlülük”mü dersiniz bilemem.
İyi bir yüz olmadığı ise kesin !
Hadi bu konuya “laf ebeliğini” bir kenara bırakıp bir ‘neyse’ çektikten sonra asıl konumuza gelelim.
Konu; Kdz. Ereğli Belediye Başkanlığı.
Niye Ereğli?
Çünkü taş yerinde çok daha ağırdır.
Herkes de en iyi yaşadığı kenti, bölgeyi bilir.
Yaşamıyla elde ettiklerini bu birikimiyle tartıp harmanlayabilenler de bu görüşlerini toplumla paylaşır.
“Benim görüşüm bu, sizin ki ne” der !
Düşünce akıl zenginliğidir.
Çok sesliliktir.
Bilgiye olan açlığı doyurmanın yoludur.
Bilgiye önem verenlerin yolu da, konuşup tartışabilme kültüründen geçer.
Öyle de olmalıdır.
Dam üstünde saksağan değil ki bu !
Çap meselesi çap !
Ne demişler:
"Büyük kafalar fikirleri, orta kafalar olayları, küçük kafalar kişileri tartışır"
Gerisinde cızırtılar, çakma sesler tırı vırı.
Boş !
2009 yerel genel seçimlerinden önce bu kapsamda hazırlayıp yayımladığım dizi yazımı bu kez 2014 seçimleri öncesinde yeniden tekrarlamaya karar verdim.
Dedim ki, “Kdz. Ereğli’nin Belediye Başkanlığına seçilen ben olsam ne yaparım?”.
Evet evet herkes bu soruyu kendisine sormalı.
Ben “Belediye başkanlığının koltuğuna oturmuş olsam, acaba hangi “HALKÇI” ve iz bırakan hizmetler yaparım?” sorusuna yanıt aradım.
BORCUMUZ VAR !
* Seçim sonuçları kesinleştiği an olası şımarıklığa asla izin vermem, bir tek eğlence şenlik yaptırmam. Aynı akşam diğer tüm adayları arayıp, “Seçim bitmiştir şimdi birlikte çalışma zamanı arkadaş, her türlü öneriye açığım. Bu kente hepimizin borcu var, borçlarımızı hizmet noktasında birlikte ödeyelim” der, bu konuda kamuoyuna açık çağrı yaparım.
ŞATAFAT YOK !
* Seçim kurulundan mazbatamı törenle almam. Törenle belediyeye gitmem, çığırtkanlık yaptırmam. Sade bir vatandaş gibi belediyeye binasına gider ve makam odasına değil, en üst katta bir daire müdürünün odasında işbaşı yaparım. Belediyenin tüm kutlamalara kapalı olduğunu, bir süre rutin çalışmalarına aynen devam edeceğini tüm birimlere bildiririm. Belediyenin her müdürlüğünün şahsıma ve meclis üyelerine kapsamlı bir brifinge hazır olmasını isterim. Pazar günü seçim ve Salı günü de itiraz süresi bitip seçim kesinleşeceğinden dolayı, Çarşamba günü işbaşı yapıldığı gün belediye meclis toplantısının yapılmasının yapılması gerektiğinden (tahmini), meclisin benden önce hazırlanan gündemle toplantısını “tanışma” ölçüsünde gerçekleştirilmesine çalışırım.
MAVİ BÜRO İŞBAŞINDA
*Seçim sonrası ilçedeki çiçekçilere de kutlama çiçekleri siparişi verileceğinden dolayı, gönderilen çiçekleri bir merkezde toplatıp, kent merkezindeki en çok ilgi bekleyen bir okula gönderirim.
Hemen, belediye binasının ana giriş katında, kızlı erkekli eğitimli gençlerden oluşan bir “MAVİ BÜRO”kurarım.
Bu büro vatandaşlardan gelen her türlü şikayet, talep ve istekleri ayrımsız sıraya koyarak beklentileri tespit etmeye başlayacak. Büro elemanları diğer yandan tüm kenti taramaya başlayacak. Mavi büro ekipleri kapı kapı dolaşıp vatandaşların belediyeden öncelikle olarak bekledikleri hizmetleri tespit edecek.
Bir yerde araştırma/anket çalışması yapılırken, “Belediyeden e-posta ve telefon ile bilgi mesajı almak ister misiniz?” sorusuna “evet” diyenleri belirleyecek. Böylelikle, belediyenin tüm duyuruları bu kanallar aracılığı ile vatandaşlara gönderilirken, en sağlıklı teknolojik iletişim ağı kurularak haberleşme bu yöntemle sağlanacak. . Bu bilgiler tamamlandıktan sonra, kentte yaşanan gürültü kirliliklerinden biri olan anons sistemi iptal edilecek.
DİKKAT KAN ARANIYOR !
*Kan gruplarını açıklamak isteyen vatandaşlarımız da ayrıca belirlenecek. Böylelikle herhangi bir acil kan ihtiyacı doğduğunda, aranan kan kimlerde var ise o kişilere sms ile “kan vermek isterseniz, şu hastanede kan aranıyor” mesajları gönderilecek. Merhum gazeteci Birol Karadeniz Bursa’da karaciğer ameliyatına alındığında, aradığımız kanı Nilüfer Belediyesi’nin kurduğu bu sms sistemi ile halka duyurduk. Ayrıca Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin oluşturduğu iletişim sistemi ile de kan aradık.
HERŞEY AÇIK
* Saydamlık ve katılımcılık “olmazsa olmaz” kuralımız olarak yaşama geçeceğinden dolayı, belediyenin tüm alacak ve borçları açık açık kamuoyu ile internet sitesinde paylaşılacak. Bu saydamlık ilkesi geçmiş yılları da kapsayacağından dolayı, festival harcamaları da aralarında olmak üzere; toplanan tüm bağışlar kimden ne, ne zaman, neden, niye, nerede alındı ve kime/kimlere hangi fatura karşılığı ne rakam ödendi ise açıklanacak.
Saydamlık; bilgi kirliliğini ve spekülasyonları önler, vicdanlar rahatsız olmaz. Ayrıca; haksız rekabeti ve kamu kaynaklarının har vurup harman savrulmasına da set çeker.
KİRLİ İŞ YOK !
*“Tüyü bitmedik yetimin hakkı” sözünün namus olmasının ilk ve en önemli adımı “saydamlıktan” geçtiğine göre; halktan bilgi saklamak doğru değildir. O koltuğun gerçek sahibi halk olduğuna ve verilen geçici yetki yanlış kullanılmamalıdır. Ya da halkın düşüncesinde bir kuşku ve “acaba” doğmamalıdır. Doğaldır ki, saydamlıktan uzaklaşmak insanların aklına “bir film mi dönüyor ki ”düşüncesi yaratır.
Kesinlikle saydamlık. Kesinlikle katılımcılık. Kesinlikle açık ve paylaşımcı toplum olmaktır.
Sonraki yazı: Katılımcılık nedir ve ne olmalıdır? Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Halk Meclisini kurarım.
İNSANLARIN ÇOĞU KAYBETMEKTEN KORKTUĞU İÇİN, SEVMEKTEN KORKUYOR.
SEVİLMEKTEN KORKUYOR, KENDİSİNİ SEVMEYE LAYIK GÖRMEDİĞİ İÇİN.
DÜŞÜNMEKTEN KORKUYOR, SORUMLULUK GETİRECEĞİ İÇİN.
KONUŞMAKTAN KORKUYOR, ELEŞTİRİLMEKTEN KORKTUĞU İÇİN.
DUYGULARINI İFADE ETMEKTEN KORKUYOR, REDDEDİLMEKTEN KORKTUĞU İÇİN.
YAŞLANMAKTAN KORKUYOR, GENÇLİĞİN KIYMETİNİ BİLMEDİĞİ İÇİN.
UNUTULMAKTAN KORKUYOR, DÜNYAYA BİRŞEY VERMEDİĞİ İÇİN.
VE ÖLMEKTEN KORKUYOR ASLINDA YAŞAMAYI BİLMEDİĞİ İÇİN.
W. SHAKESPEARE