Sosyal medyada izlediğim videonun baş kahramanları çocuklar.
Fonda müzik ve daha yeni “durcuk!” yapmayı öğrenmiş çocuklar da oynuyor.
Hem de nasıl oynama.
Zıpzıp oynama şekli ile mutluluklarını paylaşan çocukların tüm hareketlerinde öyle bir nokta vardı ki, birlikte izlediğim yaşam arkadaşıma “dikkat et!” dedim.
Dikkatimi, dikkatlerimizde topladık.
Gerçekten de öyle.
Çocuklar ayakta oynarlarken birbirlerine sarılıyorlar.
Hepsi sanki sıralı gibi sarıldılar teker teker!
Ve yaptıkları şuydu:
Sarılıyorlar ve birbirlerinin sırtına okşar gibi vuruyorlardı.
Ne de hoş!
Sarılmak ve tüm dostluğun enerjisi paylaşmak adına sırtlara dokunmak.
Tüm çocuklar bunu yaptı.
Sırtlarına vurdular.
Birbirlerine olan sevgilerini böyle paylaştılar.
**
Eski Türk filmlerini izlerken dikkatimi şimdi daha çok yoğunlaştırıyorum diye.
Nasıl selamlaşıyorlar?
Kafa tokuşturan gördünüz mü?
Hep aynı selamlaşma.
Sarılmak ve sırtı okşamak.
Bazılarında ise yanak yanağa öpüşmek.
Bizim kültürümüz bu.
Evrensel.
Çocuklar bile bunu doğarken bu kazanımlarla birbirlerine sarılıp, sevgilerini ifade ederken son yıllarda bize neler oldu da, kafalarımızı vuruyoruz?
Sebep?
65 yaşındayım; ne dedemden, ne babamdan, ne de çevremizden hiç görmediğim yeni selamlama modellerini anlayamıyorum.
Tuhafıma gidiyor.
Şaşırıyorum.
Bizim köylerde poğ vardır poğ!
Bembeyaz.
Pırıl pırıl parlar analarımızın, kardeşlerimizin başında.
Biraz daha modernize olunduğunda da başörtü takılılır.
Her şey değişti/değiştirildi.
Kucaklaşıp sarılma yerine kafa vuruşları, poğ ve başörtüsünün yerine de türban geldi.
Niye ?
Kültür emperyalizmin dayatmaları moda mı oldu ne ?
**
Bebeklerin sabiliği bile bize ne çok şeyler söylüyor da!