Biraz eskiye gittiğimizde, Kdz. Ereğli gibi tünelin bu ucunda kaldığından dolayı hizmet alamamaktan şikayetçi Alaplı ilçesinde yaşayanlar “Yeter artık yetti be yetti!” dediler ve cidden de Zonguldak’tan ayrılmak istediler. İl olma olasılığını da yüksek gördükleri Düzce’ye bağlanmak için harekete geçtiler. Ki, halen daha bu konu bir çok platformda tartışılmaya devam ediliyor.

Şaka değil gerçek!

Bu konuda bir çok açıklama bile yapıldı.

Sebebi belli, tünelin bu ucunda hizmetlerden uzak kalmanın ağır bedelinin arayışı.

Neyse!

O dönem Ereğli Memleket Gazetesi’ndeyim ve haber merkezi şu anki Anadolu Hastanesi’nin karşısında.

Elde ettiğim bir bilgiyi .bazı kaynaklardan da  teyit ettirip gazeteye gelirken, yol boyunca  haberin başlıklarını, spotlarını ve haber metnini bile yazmıştın beynimde.

Oturdum koltuğa ve çektim daktiloyu önüme.

Tıkır tıkır yazacağım haberi.

O yıllarda gazeteler birbirlerini yakından takip ederlerdi. Refik çizgisindeki yayın organları, kaynak göstererek haberlerini paylaşırlardı birbirleriyle. Masamın üzerindeki  gazetelere göz gezdirdiğimde, bir dokuz sütun manşeti görünce şok oldum.

Açıkçası darmadağınım.

Çünkü, az sonra yazmayı planladığım haber Gündem’in manşetindeydi.

Açıkçası çok moralim bozuldu ve kalakaldım masada.

Gündem çakmıştı haberi ve haber bizim elimizde patlamıştı.

**

Gazeteciliğin mutfağında yetişenler çok iyi bilir bu duygusallığı.

Kötü oluyor insan.

Rekabetten dolayı meslektaş kutlaması yapsan da, burukluk gitmiyor.

Ta 1990’lı yılların başında yaşadığım bu olay halen daha içimde bir yara kaldı.

Unutamam ki.

**

Aynı olayı bu yıl yine yaşadım.

Aklımda ve haberi pişirmek için zaman kolluyordum.

Zaman dediğim doğru zamanda gündeme taşımaktı amacım.

Cumhuriyetimizin 100. Yıl kutlama coşkularının arasında kaybolmasını istemediğim haber pat diye ortaya çıkmadı mı?

Kdz. Ereğli Belediyesi’nin Kasım ayı meclis toplantısında Belediye Başkanı Halil Posbıyık Sakarya-Bartın hızlı tren demiryolu projesinde de Ereğli’nin neden olmadığını haklı olarak gündeme taşıdı.

Canım  çıkıverdi sanki.

Ya, haberi olgunlaştırıp ayrıntılarına kadar inip, geçmişi de sorgulayarak 10 Kasım’da Atatürk’ümüzün ölümünü  anmamızın ardından yayımlarım dediğim haber, elimde patladı.

Tüh!

Olur böyle şeyler!

Evet, tünelin bu ucu yine büyük bir haksızlık ile yine karşı karşıya.

Ereğli’nin adı yok!

Koskoca projede, Erdemir’in de bulunduğu Kdz. Ereğli hızlı tren hattında nasıl yer almaz ?

Görünmez  şehiriz valla.

Gelen unutuyor, giden unutuyor.

Kimi zaman milletvekili sıralarında kimsesi de yer almıyor ki.

Böyle bir ilçe işte Ereğli. (Oysa, 1953 yılında demiryolu hattı bile var ve çalışıyordu. 2010 yılında söküp, tarihi lokomotifini kesip hurdaya attılar, bu yılın başında da tarihi tamirhanesini de yıktılar ya hani. Hatırladınız mı? Hatta herkes bön bön seyretti. Utanmasalar yıkım için tören bile yapacaklardı.)

Hatta Erdemir’in 1965 yılında üretime geçmesiyle birlikte Arifiye-Ereğli demiryolu projesi de yapılmıştı. Bugün bile o projenin tünelleri geçiş güzergahı imar planında taptaze duruyor.

Binlerce uydu gökyüzünde yıldız gibi kayıp dururken, koskoca Kdz. Ereğli nasıl garip ve karanlık.

Ereğlililer hızlı tren hattından yararlanamayacak iyi mi?

Öyle ya, bugün bile iktidar kendi yasalaştığı kanunu hiçe sayarak, büyük belediye içinde,  sanki kurtarılmış  bölge gibi ayrı bir küçücük  belediyenin varlığına seyirci kalıyor ise tünelin bu ucunda aydınlık olur mu?

Hele ki hızlı tren.

Ereğli üvey evlat değil, üveyin de üveyi.

Bakarız biz de.

Seyrederiz hep birlikte.

Televizyon ve gazetelerde.

Uyu Ereğli uyu.

Fay hattı üzerindeki Düzce uçuyor.

Seyre devam!