Kimi zaman ihmal ediyoruz. Bazı olayları günlük tutup ve o günlüğün içini de belgelerle doldurup çalışmalıyız diye hep düşünür ama bir türlü kendim yapamam.

İşte şimdi somut bir olay var ortada.

Termik santral konusunda kim ne yazmış veya söylemiş biriktirilmeli.

Tarih tarih ve belgelendirilmeli.

Ayrımsız

Lehte veya aleyhte.

Kim termik santral kurulmasından yana bilinsin.

Veya kim karşı?

Belgeler yalan söylemez.

Hatta bu termik santral kurulacak alanda kimin ne kadar arazisi var tapudan çıkarılmalı.

Bir rant işi var ise bilsin herkes.

Kimin eli kimin cebinde.

Veya kim yalan söylüyor.

Biri yapmalı bu işi.

Özellikle de meslek odaları üstlenmeli bu sorumluluğu.

Çok da zor değil.

Tüm basın taranmalı.

Hem de bugünden değil.

Elden ele dolaştırılan dosyalarla sonuç almaya çalışan köylü kurnazları gibi de değil.

Tüm kaynaklara bugün ulaşılır.

Örneğin biz tüm arşivimizi açarız.

Tarihe bir şeyler bırakmalı.

Bizden sonraki kuşakların sağlıklı bir doğada yaşayabilmeleri için kim mücadele vermiş kim vermemiş, bilinsin.

Bilelim.

Toplumun bütünüyle ölüm tehdit ve tehlike altında kalacağını bile umursamayacak kadar gözünü hırs bürümüş olanları tanıyalım.

 

İHANETÇİLER KAZandI

 

DSP’nin kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit partisinden istifa etti.

“Aman be istifa ederse etsin” denilecek bir istifa değildir bu.

DSP, Ecevitler ile var olmuş ve tüm misyonunu da Ecevit ismiyle siyasal tarihe nakış gibi işlemiş bir partidir.

Ve bugün bu  partinin kurucu genel başkanı istifa etmek gibi bir karar alma sürecine giriyor ise üzerinde çok düşünmek gerekir çok.

Rahşan Ecevit’in “fabrikadaki işçi, tarladaki çiftçi” felsefesiyle kurulmuş DSP’ye verdiği emeği kimse tartışamaz.

DSP demek Ecevit demektir.

Ecevit demek de DSP demektir.

Ecevitlerin Bülent’ini 2002’de ülkeyi ve partiyi satarak kahırdan öldürenlerin uzantıları, şimdi de Ecevitlerin diğer yarısı Rahşan’ını yok sayıyorlar.

Rahşan Ecevit istifa etti.

Rahşan Ecevit istifasında, kurdukları partinin Ecevit çizgisinden uzaklaştığını iddiasıyla istifa ettiğini açıklıyor.

Haksız değil ki.

Ecevitlerin sokaktan alıp milletvekili ve bakan yaptığı niceleri 2002’de ilk ihanet çetesinin içinde yer alıp partiyi terk edip gittiler.

Ecevitler dönmelerini hiç istemedi.

İhanet edeni alışkanlığından döndüremezsin ki.

Adı üstünde hain.

Ülkesinin geleceğini satan ve bugün ülkenin geçtiği gergin sürecin müsebbibi olanların DSP’nin kapısından içeri asla adım bile atamamaları gerekirken, partide değişmeler oldu ve vefasızlığı tescilli olanlar partinin tabanının görüşü bile alınmadan affedildi.

Yeni bir oyun ve operasyondu bunun adı.

İşte Mustafa Sarıgül.

Yereldeki diğerleri.

Hepsi aynı.

Tencere kapak.

İşte şimdi bugünlere gelindi.

DSP’de Ecevitlere karşı başkaldırış yeni değil.

Ecevitleri partiden uzaklaştırmak ve hatta partiyi münfesih duruma düşürmek için parti meclisi üyelerini yedekleriyle birlikte istifa ettirme harekatı da gerçekleştirilmek istenmişti yıllar önce.

Ecevit’in adıyla alınan oyların bile anlamını bilemeyecek kadar ilkeli olamayanların uzantıları en sonunda yıllardır içlerini yakan bir özlemine kavuştular ve Rahşan Ecevit istifa etti.

Gözleri aydın olsun.

DSP gibi tertemiz bir partinin adını, partiye ihanet edenleri davul zurnalarla karşılayarak kirletenler yeniden halay çeksinler.

Son Ecevit’te gitti.

Ama biliyorum ki, DSP’nin özü ve o kemik yapısındaki Ecevitçilik ilkesine sahip hiç kimse ihanetçileri alkışlamayacaktır.

DSP Ecevitler ile başladığı yoluna Ecevitçilersiz devam edebilecekse yolları açık olsun.

Ama bilinir ki, bu topraklar asla vefasızlar, nankörler, ihanet edenleri içinde barındırmaz.

Ayrık otlarının kaderi bellidir.

O kaderi ortak olmayanlar da istifa etme erdemini gösterecek kadar da yüreklidir.