Belediyeden Bilgin Avcı, Kaymakam Mehmet Yapıcı ile Emniyet Müdürü Hasan Ünlü’den Kdz. Ereğli halkının açıklama beklediğini yazmış sosyal medya hesabından.

Avcı,  çağrısında “daha ne bekliyorsunuz?” sorusunu da yöneltirken röntgenci sapık bir gencin toplumda korku yarattığına vurgu yapmış.

Çok fazla sosyal medya takipçisi olmadığım için bilgi sahibi olmadığım bu fısıltı gazetesinin  manşetindeki sorunun yanıtı, bizim gazetede yayımlanan haber ile verildi. Haberimizde, bu söylentinin gerçek olmadığı ve röntgencilik yapan bir gencin daha önce yakalandığı belirtiliyordu.

Fısıltı Gazetesi o kadar çok önemli ki.

Hele günümüzde şu  sosyal medya gücünü de üstüne eklersek, varın siz tahmin edin etkisini.

Köpürtülür, şişirilir ve pazarlanır.

Doğru mu?

Bilinmez!

Bilinmeden de olsa konu yazıp çizilmeye geldiğinde, ucu bucağı olmaz!

Sınır tanımaz fısıltı gazetesi.

*

Çok uzak bir zaman değil. Bir dönem Ereğli’de organ mafyası dedikoduları öyle bir arttı ki, bu söylentilere inanmış aileler gerçekten büyük korku yaşıyorlardı.

İşimiz gereği yolda sokakta görüp görüştüğümüz tanıdıklar bu konuda doğru bilgiye ulaşmak için  yönelttikleri sorular ile  iddiaları araştırıyorlardı.

“Yok böyle bir şey, yalan!” desek de sözlerimize inananlar kadar inanmayanlar da olurdu. Hatta bazı ailelerin evlerimize kadar gelip, “çocuğumu okula gönderemiyorum. Kendim götürüp kendim almaya gidiyorum” sözleriyle korkularını ifade etmelerine dilimiz döndüğünce “inanmayın!” demekten başka da bir şey gelmiyordu elimizden.

Çok ciddi bir süreçti ve söylentiler her gün yeni eklemeler yapılarak yaygınlaşırken, öyle bir olay oldu ki, bunu anlatmadan geçemeyeceğim.

Ereğli’de çok önemli bir kurumda ve önemli bir görevde çalışan biri  telefonla aradı ve “Abi organ mafyası şu anda ………. Köyde sarılmış ve operasyon yapılıyormuş” dedi.

Pes yani pes!

Arayana dedim ki, “Sen şu anda çalıştığın kurumda herhangi  bir hareketlilik görüyor musun? Var mı bir telaş?”

“Yok” dedi.

Devam ettim:  “Senin gibi biri sokak dedikodusuna inanıyor ve bu konuda bana bilgi vermesi gerekirken, bilgi soruyor ise ortada bir yanlışlık yok mu? Böyle bir şey olsa, sizin kurum başta olmak üzere tüm basın o köyde olmaz mıydı?”

Sadece “Haklısın!” diyebildi.

Haklı olmak değil konu tabi ki. Konu, fısıltı gazetesinin toplumun her kesimini öylesine ciddi etki alabildiğini görebilmek.

Ve de araştırmak!

Kamuoyuna aydınlatmak!

*

Konu konu açıyor. Çok geçmiş yıllardaki bir olayı da anlatmak isterim sizlere.

Sanırım 35 yıl falan önceydi. Kdz. Ereğli’de ilçe halkı her akşam üstü Ortacami çevresinde  sessizlik içinde kendiliğinden toplanırdı. Öyle beş on kişilik topluluklardan söz etmiyorum. Binlerce insan o çevreyi ve sokakları doldururdu.

O günleri bilenler bilir ki, sessizliğin sebebi nereden geldiği belli olmayan garip ve tuhaf seslerin derinden derinden ve korku yaratan bir şekilde duyulmasıydı.

Gerçekten de bu sesler vardı, çıkıyordu.

O sesleri duyan ve duyduğunu söyleyenlerin fısıltı gazetesine manşet yazdıklarını düşündükten sonra  halkın arasında nasıl bir panik oluştuğunu siz tahmin edin.

Yazan yazana.

Söyleyen söyleyene.

İddia eden edene!

Ses/sesler gerçekten de korkunçtu.

Yırtık ve canhıraş feryatları andıran sesler sanki birilerinin boğazlandığını işaret ediyordu.

Günler günleri kovaladı.

Ve nihayet o seslerin nereden geldiği itfaiye ekiplerinin de çabasıyla aranıp tanarıp bulundu.

Kuyu!

O çevredeki bazı eski evlerin içinde bulunan kuyulara yuva yapan baykuş ve benzeri kuşlar çıkarıyordu o sesleri.  Kuyunun akustiği ile değişen ve ne olduğu anlaşılamayıp tahmin bile yapılamayan  o garip sesler az film senaryoları yazdırmamıştı ilçe halkındaki meraklılara.

*

Halk arasında fısıltı gazetesi kadar etkin hiçbir güç yoktur.

Bu fısıltıların üzerine hemen gitmek ve aydınlatmak gerekir. Gidilmediği takdirde korku iklimi sarar tüm bölgeyi.

Küçük dalgalar büyür büyür büyür ve dev dalgalara dönüşür.

İşte bu sürecin büyümesini engellemenin tek yolu ve yöntemi de toplumu en hızlı ve etkin biçimde bilgilendirmekten geçer.

Bu yapılmadığında panik olur.

Korkular katmerleşir.

Kontrolden çıkar.

Oysa; bilgi ışıktır.

Sonuçtur.

Huzurdur.