Şu 31 Mart Yerel Genel seçimlerinde iktidara kim/kimlerin ceza kestiğine dönük görüş ve düşünceleri izlerken aklıma hep gençler/gençlerimiz geliyor.
Evet emekliler cezanın kralını fatura etti.
Evet dar gelirliler “ayağını denk al, seni de göndeririz” dedi.
Evet laik, demokratik çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin fabrika ayarları ile oynanmasına tepki koyanlar, tehlikenin farkında olduklarını oylarıyla ifade ettiler.
Evet kadın cinayetlerine dur denilmemesi de çok etkili oldu.
Evet üç Y ile mücadele konusunda söz ile öz arasında farklılıklara dikkat çekenler oldu.
Evet merkez medya gücüyle iki adım öteye gidilemeyeceği kanıtlandı.
Evet dinci takımının insanların yaşamlarına müdahaledeki söz ve davranışları ve de ülkenin tarikatlara teslim edilmesinin çıkmaz yol olduğunu söyleyenler ses verdi.
Yani, ülkenin dört bir yanından “boğuluyoruz” feryatları sandığa yansıdı.
Tüm bu ve buna benzeyen tepkilerin iktidarın ayağına muz kabuğu koyduğu yalan değil.
Ancak bana göre, gözden kaçan ise gençler.
Bilgi ve bilişim çağında her tür iletişimi yapay zekaya bile ters takla attıracak bir gençliğimiz var. Bu gençlik belki politize değil, belki gündem ve güncel konulara uzak gibi görülebilir.
Bir çok şey ekleyebiliriz gerekçelere.
Yalnız bu gençliği kimse hafife olmasın.
Dünün ilk okul çocukları bugün seçmen.
Hatta sadece seçme hakkına değil, seçilme hakkına da sahipler.
Bu gençliğin siz yaşama bakışına ve yaşam tarzına “şöyle otur, böyle kalk, şöyle selam ver. Böyle verme, cennet şurada, cehennem burada, o tarikate git, bu tarikati sev” diyerek baskı yaparsanız, o gençlik cezayı keser!
İşte 31 Mart’ta iktidara en ciddi uyarı gençlerden/gençlikten gelmiştir.
Farkında değil misiniz, bu ülkede festivallere bile müdahale edilmiyor mu?
Halen daha yaşamları yönlendirilmek istenmiyor mu?
Ve halen daha çete-mete işlerinde bitmek bilmez olaylar konuşulmuyor mu?
Türk gençliği kör mü?
Aptal mı?
Bakınız o baskılar sonucunda gençlerin giyim ve kuşam davranışları bile daha radikalleşti.
Bunun adı sessiz isyandır!
Bazılarının dikkat çektiği gibi deizmde ki patlamanın sebeplerinde bu dayatmalar etkin değil mi sanıyorsunuz?
Konu çok boyutlu ve önemli.
Bu ülkenin Cumhuriyet değerleri ve ilkeleri o kadar iliklere işlemiş ki, değil on, değil bin, milyonlarca kuşak değişse de, o ruh ölmez, öldürülemez.
Bu ülkenin insanları Mustafa Kemal Atatürk’üne aşık.
Sevdalı.
Ölümüne inanıp seviyor.
Her ne kadar Atatürkçüyüm diye bir çok dalkavuk bu işten ekmek yeme alışkanlığıyla siyasi istismar yapsa da, Mustafa Kemal’in Askerleri yeri gelince bunlardan da hesap sorar, sormasını da iyi bilir.
Siz sanıyor musunuz 31 Mart seçimlerini CHP kazandı?
Hayır! Bu ülkenin aydınlığa aşık yurttaşları kerhen de olsa seçeneksizlikten dolayı Yeni CHP’ye oy verdiler.
Gönül Atamızın kurduğu CHP’ye oy vermek ama…
ANAP’lılaşan CHP ile bu kadar.
Bakınız sandığa gitmeyen 1.7 milyondan hiç kimse söz etmiyor?
Onlar hiçbir partiye oy vermeyerek tepkileri böyle dile getiriyorlar ise bunun sebebi hem iktidar hem de muhalefeti beğenmedikleri değil midir?
İktidar inişte, ama inanın bazı belediye başkanlarının başarıları ile bireysel oy devşirilmesi ile çıkıştaki muhalefet ise hiç öyle anlatıldığı gibi değil.
Halkta karşılık bulabilecek yeni bir seçenek, ülkedeki sessizlikte kalmış milyonları öyle bir harekete geçirir ki, siyaseti merkezden yöneterek demokrasicilik numarası çekenlerin tümü de toz olur!
31 Martı iyi okumak gerek.
Ve de gençliği tam anlamak için daha çok emek gerek!