Gazete merkezine yakın berberde traş oluyorum.

Bir çocuğu getirdi babası.

Koltuğun üzerine ve arkasına tahta koyarak oturttular fotoğraf çektirir gibi çocuğu.

Berber sordu:

‘Traşı nasıl olacak?’

Baba yanıtladı:

‘Siz bilirsiniz?’

Berber ‘Amerikan olsun mu?’ dedi,

Baba ‘Peki’ diye tamamladı.

O şıkır şıkır makineler yok artık.

Vızzz diyen traş makinesi ile çocuğun saçlarını kesmeye başladı berber efendi.

Vızzz!

Merak ettim ‘nedir bu Amerikan traşı’ diye.

Sordum da!

Traş olacak başın alt etekleri kesilir ve ense ile kulaklar açılırmış.

‘Eeee’ diye traşın ayrıntısını öğrenmek istediğim de ‘bu kadar’ yanıtını verdi berber.

Düşündüm ve sordum ‘Niye Amerikan traşı? Türk traşı yok mu?’ dedim.

Varmış Türk traşı.

Varmış da, pek talep yokmuş pek.

Amerikan traşına talep var, Türk traşına yok öyle mi?

Öyle!

 

**

 

Ne komik durum.

Özentilik öyle bir alışkanlık yaptı ki sınır tanımıyor.

Nerede ise özel yaşamımızı bile özenti çizgisine oturtup, yaşamı böyle sürdüreceğiz.

En önde Amerikan kültürü.

Traşta bile.

Hatta böyle giderse yatakta da Amerikancılık mı oynayacağız?

Tövbe estağfurullah!

Başımıza taş toprak yağacak.

Ne günlere kaldık böyle?

 

**

 

Söz berberden açılmış ve traşın Amerikanlısına takılmış iken, berbere “neden metro seksüel olmuyorsunuz” diye sorunca irkildi.

Ne demek metro seksüel?

Anlattım.

‘İsmine takılmayın, bakımlı erkek demek. Bakımlılık da cinsiyet farklılığı olarak algılanmamalı’ dedim.

‘Eli ayağı düzgün ve temiz olmak. Normal traşın daha ayrıntılısı’ sözlerimin anlamını elbette çok iyi biliyor.

Bu sözleri de dikkat çekerek müşteri artırma taktiğindeki berber uyanıklığını anlattım sadece.

Ama taktım traşın Amerikanlısına.

Aman Amerika canım Amerika.

Öyle bir kültür dayattın ki dünyaya farkında olan da olmayan da ediyor size hizmet.

Traşta bile.

Sanki ‘kesbir yağlı olsun’ der gibi.