Dünya Ekonomik krizin eşiğinde can çekişiyor.Önce komşu Ülke Yunanistan,daha sonra İtalya,Fransa,İspanya,Portekiz şimdi de Almanya gibi AVRO ülkelerini sarıp sarmalıyor.Ülkemizde de durum farklı görülmüyor.İkaz lambaları yanıp sönüyor.Kriz kapımızda iken, kim işini kaybetmek ister..
Buna karşın Ülkemizdeki iş sözleşmelerinin haksız nedenlerle sona erdirildiğini görmekteyiz.T.İş Kur kayıtlarına bakıldığında İşsizlik Sigortasının uygulanmaya başlandığı Mart / 2002 tarihinden 30.11.2011 tarihine kadar süreçte 2.920.124 kişi Kuruma başvuruda bulunmuş.başvuranların 2.362.182 kişisi işsizlik ödeneği almaya hak kazandığı tespit edilmiştir.Yine işsiz kalanlara bu süreçte 4.404.625.615.-TL ödemede bulunduğu anlaşılmıştır.
Yine Bakanlığın aynı kayıtlarında Ekim / 2011 ayında, 41.413 kişi işsizlik ödeneği almak için başvurduğu görülmektedir.
Ayrıca sendika üyesi işçi sayılarındaki gerileme de Ülkemizde çalışan sendikalı işçilerinin işten öyle veya böyle değişik nedenlerle çıkarıldığının bir başka göstergesi.Bakanlık Temmuz/2001 verilerine göre,3 İşçi Konfederasyonundan TÜRK-İŞe bağlı 33,DİSKe bağlı 16 ve HAK-İŞe bağlı 11 sendika bulunmaktadır.Bunun dışında hiçbir Konfederasyona bağlı olmayan 44 sendika kayıtlıdır.
Ülkemizde
Kendiliğinden Sona Erme;
Dünya işsizlik sarmalında kavrulur iken.Yasal hükümlere göre kurulmuş İş Sözleşmeleri sona ermesin diyoruz.Ancak İşçi-İşveren arasında gerçekleştirilen bir İş Sözleşmesi, doğal nedenlerle kendiliğinden de son bulabilmektedir.
İş Sözleşmeleri hangi adla yapılmış olursa olsun taraflar, diğer sözleşmelerde olduğu gibi aralarında yaptıkları anlaşmaya göre akdi her zaman sonlandırabilirler. Böylesi son bulmaya, fesih denilemez.
Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanmasına bağlı tutulan işlerde, işin tamamlanması durumunda iş sözleşmesi kendiliğinden son bulur.Bu durumda iş sözleşmesi feshedilmemekte ve fesih nedeniyle İş Yasasının doğurduğu sonuçlardan da söz edilmemektedir.
İş Sözleşmeleri süresi sonunda kendiliğinden sona erdiği gibi,İşçinin Ölümü veya İşverenin Ölümü hallerinde de sona erebilir.
İşçinin Ölümü;
İş Sözleşmesi işçinin ölümü ile sona erer.İşçi-işveren arasındaki ilişki işçinin kişiliği ve özelliklerinden kaynaklandığı için ölümü ile sona ermesi gerekir.İşçinin Mirasçılarından bu sözleşmenin hükümlerinin yerine getirilmesinin istenilmesi, söz konusu olamaz.
İşverenin Ölümü;
İşverenin ölümü nedeniyle iş sözleşmeleri genel kural olarak sona ermemektedir.Ancak mirasçılar işin başka bir şekilde yürütülmesine karar verdiklerinde iş sözleşmesinin sona ermesi de doğaldır.Ayrıca iş sözleşmesi işverenin sağlık durumu ile ilgili kurulabilir.İşverene bakmak için bir hemşire ile yapılan sözleşme işverenin ölümüyle sona erecektir.
Zincirleme İş Sözleşmesi ;
Belirli süreli İş Sözleşmeleri sürenin sonunda haklı bir nedene dayanarak, işçi ve işverenin anlaşmasıyla yeniden belirli süreyle yenilenebilir.Burada çalışma hayatında çok tartışılan Zincirleme İş Sözleşmesi durumu ortaya çıkar.Önemli olan Zincirleme İş Sözleşmesinin yapılmasını haklı kılan nedenin kabul edilebilir bir gerekçeye dayanmasıdır.Esaslı bir neden yok ise. iş sözleşmesi de baştan itibaren süresi belirli olmayan iş sözleşmesidir.
Öte yandan İş Sözleşmelerinin sona ermesi sonucunda ortaya çıkacak hukuki durumlar, 4773 Sayılı Yasa ile İş Hukukumuza getirilen İş Güvencesi hükümlerinin bir şekilde irdelenmesini gündeme getirmektedir.
4857 Sayılı İş Yasasının 18 ve bunu izleyen diğer hükümleri ile de korunan İş Güvencesi, işçiler için tartışmasız bir haktı.Ancak işçilerin iş güvencesi hükümlerinden yararlanan ve yararlanamayan olmak üzere ikiye ayrılması Çalışma Hayatı için Yasa, yeni bir güvensizlik düzenlemesine örnek oldu.Ülkemizde 30 ve fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı ne kadardır.? Her sayısal yasa sınırlamasında olduğu gibi bu hüküm karşısında da (işverenlerimiz alınmasın), 29 işçiden yukarı işçi çalıştırmama yolları aranacaktı.
Yasa koyucuya göre,İşyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştıran 6 ay ve daha fazla kıdemi olan işçiler İş Güvencesi hükümlerinden yararlanabilecekler.İşyerinin yönetiminde yetkili, sevk ve idareden sorumlu olanlarla işveren vekillerine de, İş Güvencesi hükümlerinin uygulanamayacağı 4857 sayılı Yasanın 18.maddesinin son fıkrasında öngörülmüştür.
Yasada öngörülen süresi belirli veya süresi belirli olamayan iş sözleşmeleri. (ileri tarihlerde de incelenecek) bildirim sürelerine uyularak tarafların fesih yetkilerini her zaman kullanmaları mümkündür.Ancak İş Güvencesi kapsamında bir işçi için bildirim süresine uyulsa dahi, fesih nedenlerinin geçerli bir nedene dayalı olması gerekir.Aksi halde fesih geçersiz sayılır ve iş güvencesi hükümleri uygulanır.
Kısaca iş sözleşmesinin feshinin haklı bir nedene dayandığı hususu işverence kanıtlanması gerekir.Örneğin,Bir işçinin sağlık raporlu iken ihbar ve kıdem tazminatını peşin ödemek ve bildirim süresine uyularak iş sözleşmesinin sona erdirilmesi, haklı bir neden sayılmamaktadır.Kaldı ki,Yargı kararları İş Güvencesi kapsamına giren işçiler için yazılı fesih bildiriminde fesih nedeninin açık ve kesin şekilde belirtilmesini aramaktadır.
Öte yandan İş Güvencesi uygulanmayan işyerlerinde işçiler, işverenin fesih yetkisini haksız uyguladığı yolundaki iddialarını ispatlamak zorundadırlar.İşçi iddialarını kanıtlar ise, kötü niyet tazminatı,koşullar var ise ihbar ve kıdem tazminatlarına hak kazanacaktır.İş Sözleşmesinin haklı nedenlerle derhal feshi, belirli süreli iş sözleşmelerinde de söz konusudur.
İş Sözleşmelerinin haksız nedenlerle son bulmadığı, işçi ve işverenlerin yasal haklarının korunduğu Çalışma Hayatı dileğiyle.
Sevgiyle, Sağlıklı Kalınız.