Bugün 8.Mart Dünya Kadınlar Günü... Günün önemini yazılı basında okuyacak, görsel basında izleyeceksiniz..Toplumun her kesiminden bir ses..Sorgulayacak kadınların sorunlarını!.Kapalı salonlar veya alanlarda kadınlarımız konuşacak ve yürüyecek..Demokratik kadın hakları ilk hangi ülkede kazanıldı. ”Seçme ve Seçilme Hakkı gibi”…Gizli saklı ne varsa ortaya dökülecek.Cinsel tacize uğrayanlar, eşi, babası, kardeşi veya kendisinde hak görenlerce öldürülen kadın sayıları istatistiklere konu olacak.Bilmem kaç kadın öldürüldü veya tecavüze uğradı…Yüzde  artışlar hatırlatılacak..Yargı kararları gözden geçirilecek.

 

Günün önemini bir kez de, bu pencereden seslendirmek istedim. 8. Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın dünyasına nasıl girdi?.. New York’ta Tekstil işkolunda 1857 yılında 40 bin kadın işçinin işi bırakma Eylem günü.. Kadınların “Çalışma Süresi” ve “Eşit İşe, Eşit Ücret” istemleriyle başlayan direnişe, polis gücünün en etkin biçimde kullanıldığı gün…İstekler karşılanmadı..ve polis barikatını aşamayan 129 kadın işçi, çıkarılan yangın sonucu  yanarak yaşamını yitirdi.

 

Bu olay ile ilgili Sessizlik Kopenhang’ta 1910 yılında yapılan 2.Sosyalist Enternasyonel Toplantısında dile getirilinceye kadar sürdü. CLARA ZETKİN’in, 8.Mart  Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisi oybirliği ile kabul edildi. Birleşmiş Milletler ise 67 yıl sonra 1977 yılında Kadınlar Gününü, Uluslararası gün olarak ilan etti.

 

Bizde ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 1975 yılında yığınsal ve etkin bir biçimde anılmaya başlandı.Kadınlarla ilgili sorunların çözümlenmesi çalışmaları bu tarihten çok öncesinde başlatılmıştır.Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu 1923 ve  sonrası  yıllarda bir dizi Devrim Kanunları arasında Kadın Hakları da yerini aldı. Eşsiz İnsan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Kadınlara karşı uygulanan erkek baskılarının kaldırılması ile ilgili çalışmaları başlattı. Türk Kadınına sahip çıktı. Kadın haklarının eğitimle gerçekleşeceğini savundu.

 

Şuna kani olmak gerekir ki; Dünya yüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir.” sözüyle Kadınların Bilimsel, Ahlaki, Sosyal ve Ekonomik hayatta erkeğin otağı, arkadaşı ve yardımcısı olduğunu ifade etmiştir.

 

Erkek egemenliğine son verilmeli,Kadın –Erkek Eşitliği kabul edilmelidir. Sorunun çözümlenmesi için ilk ve vazgeçilmez kural Eşitliğin kabulü ile mümkündür.

Ulu Önder Atatürk gibi Kadın Haklarının savunucusu, Tarihte Kurucu beyinlerden Çarlık Rusya’sında yaşamış Gaspıralı İsmail’dir. Kırımlı Müslüman Gaspıralı İsmail Kadın Haklarını  Savunur iken “Tek kanatlı Kuş Uçamaz.”diyor.Gaspıralı, Tarihte ‘Alemi Nisvan’  Kadınlar Dünyası Dergisini de yayın hayatına geçirmekle anılmaktadır. (1851-1914)

 

Ülkemizde 21.yüzyılı sürdürür iken Kadın Hakları ile ilgili neler oluyor.Özetle bakalım.Anayasa, Yasalar birçok uluslararası sözleşmelerde kadın hakları öngörülüyor.…”Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi” ile ilgili CEDAW Yasası 1985 yılında kabul edilmiş, ancak bugün dahi uygulanabilirliği tartışılıyor.

Daha dün diyebileceğimiz “İstanbul Sözleşmesi” 29.11.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdi.Buna bağlı olarak Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 20.03.2012 tarih 6284 sayılı Yasa düzenlendi. Lütfen Yasayı okuyunuz.. Soruna çözümleyici hükümler getirilmiş.. Caydırıcı cezai yasalar düzenlenmesini emrediyor. Yasalar düzenleniyor, ancak uygulanamıyor.

 

Küçük bir araştırma sonucu Ülkemizde Yönetimde kadınların durumlarını değerlendirmeye çalıştım. İstihdamda kadınlarımız gerilerde. İşgücüne katılmada Erkekler yüzde 71, Kadınlar yüzde 28…

 

Siyaset de ise, çarpıcı rakamlarla yerimizi koruyoruz. TBMM koltuklarının yüzde 14’ünde kadın milletvekilleri oturuyor. Siyasi partiler, programlarında kadın kotasından bahsediyor. Milletvekillerinin yüzde 33’ünün kadın olacağı söyleniyor. Uygulamada göreceğiz..

Yürütme erkinde 26 Bakandan 1’i, 2 bin 924 Belediye Başkanından 26’sı, 81 il Valisinden 1’i kadın.. Hiç Müsteşar yok… Daha birçok makamda kadınlarımızı göremiyoruz.

Mesleki Kuruluşlara bakalım. TÜRK-İŞ, DİSK ve HAK İŞ Konfederasyonları, KAMU SEN, MEMUR SEN, MÜSİAD vb. yönetimlerde kadınlarımızı hiç görmedik.. Sivil Toplum Kuruluşları olmazsa vay halimize.. Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve diğerleri.. Prof. Dr. Türkan SAYLAN’ ı saygıyla anıyorum. Işıklar içinde yatsın.

Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL, Prof. Dr. Aysel EKŞİ ve Prof. Dr. Necla ARAT ve diğerleri..Zonguldak’ta 1996 da gerçekleştirilen Kadın Hakları Hukuku ile ilgili Panelde birlikte olduğumuz o tarihte Çağdaş Hukukçular Derneği şimdi Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği Genel Başkanı Av. Şenal  Sarıhan ile İlk Kadın Hukuku Uzmanı Av. Nazan MOROĞLU’ ndan söz etmeden geçemeyiz.

Bakınız.. Şubat 2013 ayında İstanbul’da gerçekleştirilen İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi “Kadın Çalıştay” toplantısında ne denildi. Kadınların yaptıkları işler, ‘BASİT İŞ’ olarak nitelendirildi. Acımasızca yapılan bir değerlendirmeye katılmak mümkün mü?

 

Kadınlar işyerlerinde haftada 40 saat çalışır, evdeki 28 saat çalışması ile bu süre 68 saate çıkar.Çalışma koşulları Ağır ve Tehlikeli işlerde de erkeklerin ortamından farklı değildir. Kadınların erkeklerden farklı sağlık sorunları her zaman vardır. Hamilelik dönemleri, regl ve üreme bozuklukları gibi değişik sağlık riskleri işlerini daha da zorlaştırır. Basit İş yapıyorlar düşüncesi bir önyargıdır.

Hatırlıyorum… Bir Maden Mühendisi genç kızımızın TTK Genel Müdürlüğü işe alınma sınavı sonrası yaşadıklarını. Genç kızımız Üniversiteden mezun. Zonguldaklı,baba maden işçisi ancak bayan olduğu için göreve başlatılmıyor. Kadınlar Maden Ocaklarına giremez anlayışı ile sınav sonuçlarına bakılmıyor. Dava açılıyor… Bitmek bilmeyen yargı süreci..

Kadın Hakları insan haklarıdır. Kadınlarımızın çığlık seslerini duymak istemiyoruz. Erkeklerin Tek Kanatla uçamayacaklarının bilincinde olmalarını bekliyoruz. Yürürlükteki Yasalar önyargısız uygulanmalı, Yargı sürecinde İyi hal uygulamasından vazgeçilmeli. Ülkemizde N.Ç. gibi davaların yaşanmamasını ve Akla Ziyan Şiddete son verilmesini istiyoruz.       

Erkek çocukların ekonomik nedenlerle okul yerine işe gönderilmesine, kızların  çocuk yaşta imam nikahıyla yaşlı kişilere satılmasına karşıyım. Çoluk-çocuk anasız babasız kalanlar için gözyaşı dökmenin zamanı çoktan geçti.

 

Konunun tüm taraftarlarına sesleniyorum. Düşünceler değişsin…Yasalar rafta kalmasın.Cinsiyetçi Barikatlar kaldırılsın. Demokratik Katılımcı Anlayışın kabul edildiği,Yaşlı,Genç,Çocuk,Özürlü,Tecavüze uğrayan,Tutuklu,Hükümlü,Mülteci kadınların  korunduğu  bir Dünya diliyorum. BİZE BORÇLUSUNUZ BEYLER….

 

 Sevgiyle,Sağlıklı Kalınız. 

 

 [email protected]