Türkiye Basketbol Federasyonunun (TBF) Başkanı Turgay Demirel yeniden seçilmesi halinde Türk basketbolunu dünyanın en önemli 3 merkezinden biri haline getireceğini söylüyor.
-Bunu söyleyen kim?
-Federasyon başkanı.
-Bu federasyon başkanı kaç yıldır görevde?
-20 yıldır.
-20 yıldan bu yana görevde ve halen daha aday!
-Hastalık bu!..
Seçme ve seçilme yeterliliği konusunda bir alt yaş limiti var da, ama bu görevi bitirme konusunda ise üst yaş limiti yok.
Niye?
Tuhaf değil mi?
Aynen ağalık.
Sanki feodalite.
Daha ötesi, bu başkan 20 yıldan bu yana görevde.
20 koskoca yıl.
40 yaşında (çok zor ama) bu göreve gelmiş olsa bile bugün 55 yaş civarında.
Hay maşallah!
Allah çok uzun ömürler versin.
Başımızdan eksik etmesin.
Amin !
AKPde bile bir göreve üç kez seçildiğinde siyasete ara verdiriyorlar.
Üç kez çok ama yine böyle bir kuralı koymuşlar ki, birileri örnek alsın.
AKPnin dışında böyle bir kuralı olan var mı?
Hedefi olmayan ve çapsız siyasetçiler kaybettikleri (kaybettirdikleri) seçimleri hiç umursamadan, kendi seçtirdikleri delegeler yanında ise oturuyorlar koltukta lök gibi.
Biliyorsunuz ki bu türlere dinazor deniyor.
Dinazor başkanlar.
Vekiller.
TBF Başkanı Sayın Demirel de dinazorlaşmış ki, 20 yıldır görevde olmasına rağmen halen daha devam diyebiliyor.
Bırakmak istemiyor.
Babasının malı ya.
Miras yiyecek
Temelinde hastalık yatıyor bu düşüncenin.
Ben noktasındaki bir dünyanın izdüşümünün fotoğrafını ortaya koyuyor bu tür davranış içinde inat edenler.
Oysa iki dönem geçtiğinde gaz kaçıyor.
Özünün tadı değişen cola gibi tatsızlaşıyor.
Heyecanı bitmiş bir anlayış sadece mevcutluğunu koruyabilmek için çırpındıkça, toplumun beklentileri yerine gelmiyor.
Popülizmin başlangıcı oluyor üçüncü süreç.
Tıkanıyor heyecanlar.
Yol alamıyor.
Yerelde ve genelde iki dönem sonrasında hizmet paketleri temcite dönüşüyor çünkü. Aynı laflar. Aynı projeler. Aynı palavralar.
Şimdi 20 yıl basketbol federasyonuna başkanlık yapmış birinin yeniden bu göreve aday olmasından siz ne anlıyorsunuz.
Yakışır mı ihtiyar bu anlayış basketbol gibi temposu yüksek bir spora?
Büyütür mü çıtayı?
Umutlara yelken olabilir mi?
Genç olacak genç
Yönetici dediğin genç olacak
Dipdiri!
Zıpkın gibi!
Beyni şıkır şıkır çalışacak.
Üretecek!
Enerjisiyle toplumu ayaklandıracak.
Ve iki dönem sonra da kendisinden sonraki kuşaklara da bayrağı gönülden teslim edecek.
Yüreğiyle beyniyle dinazorlaşmayacak demokratik bir kültüre sahip olacak bir yönetim kadrosuyla Türkiye büyür ve özgürleşir.
Yoksa; ihtiyarlık sendromuna girmiş ve hizmet üretmekten daha çok kaprisleriyle toplumu yönetmeye kalkanlar ile bir adım öteye gidemeyiz.
Bunun örnekleri çok.
Alt alta koyduğunuzda önünüze çok uzun bir liste çıkar.
Her yerde.
Yanımızda bile
Gazı kaçmış kolaları ayıklama zamanı geldiğinde, sakın ola ki kapağı açık kalmış kutuları onarma peşine düşmemeli.
Ne olur açık kutu?
Atılır