Zamanının geldiğini, kısa bir tanımlamayla ona çok yaklaşıldığını, anlatmak için eli kulağındadır derler ya.
Hah işte yerel seçimlerinde artık eli kulağında.
Tam zamanıdır diyerek hem nalına hem mıhına vurmak için fırsat kollayanlar, seli fırtınayı da bahane ederek ortaya saçılmaya başlamışlar.
Gözünün yağını yiyeyim abi muhabbetlerini mi, devrilen arabaya yol gösterenleri mi, ben demedim mi diyenlerden geçilmiyor.
Bu başlangıç daha neler göreceğiz.
Diyeceğim de görmeye başladık bile.
Birisi çıkmış artık aklından neler geçiyorsa, pençes deresinin üzeri neden kapatıldı eski haline getirilsin, bununla yaşayamayız herşeye hazırlıklı olmamız gerekiyor demiş.
Ben Başkan olsaydım derenin üstünü kapatmazdım demeye getiriyor.
Reis de bu işlere senin aklın ermez, girme bu toplara demiş, sen bin Toog’una bak dalgana demeye getirmiş.
Eli kulağında ya, müjdelerin, vaatlerin sonu gelmiyor.
Vaatlerden ne Alaplı ne de Kandilli nasipsiz kalıyor.
Ne de olsa Kandilli bu aralar iyi prim yapıyor.
Varagel bile bıktı usandı üzerinde oynanan oyunlardan.
Şimdi de bilmem kaç tarihinde bilmem kaç sayılı olurla bilmem kaç hektarlık alan Varagel Orman parkı olarak tescil edilmiş de. Oluşuma ilişkin sürecin bilgilendirmesi sonra yapılacak mış.
Müjdeyi veren eli kulağındaki geldiğinde, hesabı kitabı iyi yapın demeye getiriyor.
Eee buna ne gerek var. Zaten tüm aşağı Kandilli orman olmuş orman her tarafı yutmuş, neyin hektarı neyin oluru neyin tescili.
Esas piyango Alaplı’ya çıkmış!
Alaplı Kültür Merkezinin ihalesi hazırlanıyormuş, bir tesadüf onun ihalesi de eli kulağındaki ile aynı zamanlara denk geliyormuş.
Bitecek gibi değil.
Yaranın olmasını önceden engellemek yerine, yaralandıktan sonra yaraları sarmaya çok hevesliyiz.
Yeni heveslilerden bir diğeri, kasabanın kangren olmuş yaralarının olduğunu, bunu çözecek iradenin de kendisinde olduğunu söylemiş. Onun için Başkanlık vesileymiş de esas amaç kendisinde var olan enerjiyi kasabanın hizmetine vermekmiş.
Bu eli kulağında ki bir konuşulmaya başlasın. Rüzgâr o taraflardan bir esmeye başlasın,
Kasabanın yolunu bilseler bile, aday olduğu partinin ilçe başkanlığı binasını bilmeyenler bile eli kulağındaki yaklaştığında oraya buraya aday olmak için kasabanın yolunu tutmayı pek seviyorlar.
Bunlar ciddiye alınacak şeyler değil, kasabalı bunları iyi bilir iyi tanır.
Bazıları bir benzerinin 1939 yılında da yaşandığını söylüyor.
18 -19 Kasım 2023 de kasaba eşi benzeri görülmemiş bir fırtınaya teslim oldu. Canlar da gitti mallar da.
Başta Sahil bantı olmak üzere kasabanın birçok yerinde taş üzerinde taş kalmadı. Tüm ülke görüntüleri canlı canlı izledi. Kocaman gemiler ya battı ya da kâğıt gibi yırtıldı ikiye ayrıldı.
Fırtına geçince hasar da ortaya çıktı.
Kasabanın Belediye reisi kasabayı ayağa kaldırmamız lazım 100 milyona ihtiyacımız var dedi.
Eksik olmasınlar hem duydular hem de duyarlı davrandılar.
Rakamla da 7, yazıyla da yedi milyonu yeterli gördüler! hepsini harcama, tekrar bir felaket olursa ona da hazırlıklı ol diye tembihleyerek verdiler.
Kasaba bu aralar çok haraketli. Can derdi de var, mal derdi var.
Aslına bakarsan birilerinde, bildiğin beka derdi var!
Kasabalı kimseye ihtiyacı olmadan, o eli kulağındakinin fırsatını kollayanlara inat, inadına bunları aşar geçer.
Telaşeye gerek yok.
Koca usta ne güzel söylemiş.
Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı.
Yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin.
Hem öyle çocuklara falan kalır diye değil.
Ölmekten korktuğun halde, ölüme inanmadığın için yaşamak.
Yani ağır bastığından
Nuri ÖZTÜRK / İzmir