“Yıkıklar Şehri Kdz. Ereğli”de neler oluyor böyle?

Neler?!!

Yıl 2004… Ankara, İstanbul ve İzmir’in ilçelerini dışarıda tutan “İlçeler Arası Sosyo Ekonomik Gelişmişlik Araştırmasında” Kdz. Ereğli’nin 61 il merkezini geride bıraktığı ve genel sıralamadaki yerinin de 32 olduğu açıklanmıştı.

Müthiş gurur!

Büyük onur!

Sevinç!

*

18 yıl sonra yapılan araştırmanın sonuçları açıklandığında ise çok büyük şok yaşandı.

Rakamlar yalan söyler mi hiç?

Olamaz desen de oldu.

Oldu da ne oldu?

Kimsenin kılı kıpırdamadı.

Ortak ses: Tıs!

**

2022 araştırmasına göre, Kdz. Ereğli’nin daha önce geride bıraktığı 61 il merkezinden 44’ü bu kez Ereğli’yi sollayıp geçmişti.

Vay be!

Hele hele daha yeni ilçe olan Kozlu bile Ereğli’nin önünde yer alıyordu listede.

Ereğli’nin sosyo ekonomik gelişmişlik listesindeki yeni  yeri artık 199 olmuştu.

Hayırlı olsun!

**

32’den aşağılara doğru yuvarlanan ve böyle giderse 199. sırada  da kalamayacağı anlaşılan Ereğli’nin içinde bulunduğu çöküş durumunun anlatmak için ne gerekiyor?

Ne söylemeli de uyuyan Ereğli’yi uyandırmalı?

Sizce:

“Uyan bak bizim hallara
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?

sözleri etkili olur mu?

**

Hey koca Ereğli hey!

Doksanlı yıllarda Karadeniz Ekonomik İşbirliği projesi çerçevesinde (KEİB) Kdz. Ereğli’nin Türkiye’de pilot bölge olmasının önerilmesinin coşkusuyla ne büyük hayaller kurmuştuk?

Ereği il olacak ve 2000 li yıllarda nüfusu da 250 bini geçecekti.

Nasıl bu hallere düştük?

Kim/kimler ne yaptı bize?

Ya da bu işler yapılırken bizler neredeydik?

**

Şöyle desem:

“EY KDZ. EREĞLİ HALKI!

Birinci vazifen; Türkiye ve Kdz. Ereğli’nin istiklalini, cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile ülkemizin ve aziz Ereğli’nin bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün güçleri dağıtılmış ve ilçenin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, Ereğli’nin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Ereğli halkı, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türkiye ve Kdz. Ereğli istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, ülkemiz ve ilçemizin istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil Türk kanında mevcuttur.”

**

Toplumsal uyanışı sağlamak ve en azından bu  içler acısı durumları gündemde tartışabilmek için her Türk Gencinin ilk ve tek yemini olan Eşsiz Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün “Gençliğe Hitabesi”ndeki sözlerine sarılsak.  Sarılıp da, yöremiz için küçük değişiklik yapıp hep birlikte Ereğlimize seslensek. Saygısızlık etmiş olur muyuz?

En anlamsızı da; konuşabilme kültüründe bir araya gelip 32 den 199’a sürüklenme halimizi masaya yatırarak “Ne olacak bu Ereğli’nin hali? Gelin birlikte güçlerimizi birleştirerek kendimize bir yol haritası çizelim. Birlikte çözüm noktasında buluşup bu büyük çöküşün durdurulması için çalmadık kapı bırakmayalım” diyen de bile yok ki!

En acısı da bu değil mi?

Bir yerde bir olay ve durum var ise orada tüm bileşenler ayağa kalkar.

Ses verir.

Söz verir.

Duruma el koyar ve uykudakileri bile harekete geçirerek, şehrin geleceği üzerindeki kara bulutları dağıtırı.

İşte o yok Ereğli’de.

Niye yok sahiden?

Şu mu yoksa: “Ereğli’nin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Ereğli halkı, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir”.