Benim şu malum dostum bu günlerde bir kızgın bir kızgın ki!
Yanına yaklaştırmıyor.
Efendim neymiş ihmal ediyormuşum.
Öyle ya, biraz eve geç gitmeye başladık ya.
Sebep ne?
Dedikodu.
O ne demiş bu ne yapmış.
Kim nereye seçilecekmiş.
Partililer iki yüzlüğünün çok ötesine geçip binbir yüzlü olmuş.
Falan da filan.
İzlemek zorundayız ya.
İçine girsen bir türlü, girmesen bir türlü.
Seçim-meçim işleri var ya.
Eski dostlara ?ne olacak sizin bu haliniz? diye takılırken, biz evdeki dostumuzu yitireceğiz.
Öyle bozuk atıyor ki, korkmuyorum desem yalan.
Şakası mı var bu işin.
Bir tutarsa yandık valla.
Çenesi de çok kuvvetli canım.
Tadan bilir.
Tanıyan da pişman tanımayan da.
Ama çok alımlı ya.
Hele bir tüyleri var. Arap sabunuyla yıkandığında ışıl ışıl oluyor.
Meslektaşım Hüseyin Orhan bir ara uğramış ve dostumu sevmişti. Daha sonra büyük bir keyifle ve takılarak ?Eyüp Bektaş?ın dostunu kucağıma aldığımı herkese anlatacağım? deyince, ?Söyle tabi. Benim dostum erkek? diye lafı gediğine oturtuvermiştim.
(Arada kahkahalar var)
GMİS Basın Danışmanı Turan Oral?a da bir gün Ereğli?ye geldiğinde ?Sana dostumu vereyim, sen de birkaç gün kalsın? dediğimde ter içinde kalmış ve adeta şok geçirmişti.
Hemen yanındaki gazeteci dostum Çetin Özdemir de ?Ya dostum dediği köpek. Köpeğin adını dostum koymuş? sözleriyle konuya açılım getirmişti.
Allah gülmekten ayırmasın.
Bu günleri muhabbetle geçiyoruz.
Şöyle böyle işler işte.
Zülfüye de, zülfüyareye de dokunmayacağım.
Bana ne!
Benim dostum var.
Dostumla mutluyum da, bu aralar aramız birazcık açık.
Eve geç gidiyor muşum?
Hesap veriyoruz bu yaştan sonra.
Tövbe estağfurullah!
Dostum dedikse tepemize de çıkmasına izin veremeyiz ki.
Sanki bulunmayan kumaş.
Bu benim kaçıncı dostum.
Hey gidi hey!
Biri gider diğeri gelir.
Sürüsüne bereket.