TÜYAP Kitap Fuarı?na  bu yıl yayınevleri ve yazarlar buluşmasından çok "domuz gribi" damgasını vurdu. Gazeteci kardeşlerimiz fuara katılan yazarlara yapıtlarını değil de, kitap imzalarken hangi önlemlere başvurduklarını sormaktan usanmadıklarına göre böyle bir kanıya vardım ben de. Doğrusu kitap alışverişinin sağlıklı bir verisi henüz ortaya çıkmadı. Ancak maskelisi, maskesizi ile fuar alanını dolduran kalabalık şaşırtıcıydı. Dilerim okuma özürlü toplum imajımızı gidermede yarar sağlıyordur bu tür fuarlar.
Heyamola Yayınevi İstanbul?un 40 semtini 40 yazara ısmarladığı projesini büyük ölçüde gerçekleştirerek kitap fuarında okurlara sundu. Bir eski İstanbullu olarak ilgimi çekti, fırsat bulursam elimden geldiğince göz atmayı umuyorum. Babıâli?yi usta gazeteci Nail Güreli?ye ayırmışlar; kanımca çok da isabetli bir seçim yapmışlar. Yoldaşım, dostum Güreli kitabını sıcağı sıcağına ulaştırdı. Duraksamadan bir solukta okudum. Her zamanki titizliği ve insanlara saygılı tutumuyla Güreli, Babıâli?yi gazeteleri, kitapçılar ilginç mekanları, ille de renkli simalarıyla içtenlikli bir dille aktarıyor bize. Araya yaşanmış kısa öyküler de sıkıştırarak ilgisini topluyor okurun. Bugün de kendisini yazardan çok muhabir sayan bir anlayışa sahip olduğunu bildiğim için söylüyorum; Babıâli?nin Nail abisi bu kitapta da en çok muhabirlerle haşır neşir. Dönemin yetersiz koşullarına karşın gazete çalışanlarının dayanışmasından, haber atlatma heyecanından -sahi kaldı mı şimdi?- Patron çalışan ilişkilerinden, muhabirler arasındaki ekipleşmelerden söz ediyor tatlı tatlı. Gezgin kitapçı Halim Şefik?ten klişeci Vartan ustaya dek Babıâli?nin renkli simalarını anlatıyor. Dedik ya muhabirdir Güreli, bir gazetecide olması gereken gözlem gücüne fazlasıyla sahiptir. Gelin kitap misyoneri olarak takdim ettiği Halim Şefik?le ilgili satırlarını kitaptan birlikte okuyalım:
?...Halim Şefik?i Babıâli?de bazı gece yarılarında matbaaların mürettiphanelerinde, baskı birimlerinde görürdünüz. Kitap çantalarını yağlı tezgahların, kağıt bobinlerinin üzerinde açmış; mürettip çıraklarına kitap satmaktadır. Kirli eller tulumlara silinerek, saygıyla kitaplara uzanır; ilkokulun birkaç sınıfından sonra ders kitabından başka kitap tutmamış parmaklar heyecanla sayfaları çevirir.
Makineleri yağlayan bir çırak birden bire "Oh, Donkişot! Bizim ilkokuldaki Donkişot!" der, kitabı özlemle bağrına basıp alır.
Halim Şefik?in gözleri buğulanır. Çıkarır not defterini yazar bunları. Koşar evine, duvarlara koca koca harflerle yazar: "Cahilliğin yurdumdaki saltanatına son vereceğim. Burası Türkiye...?
Dünden Bugüne Babıâli, salt bir semt kitabı değil. Gazetecilik mesleğinin odaklandığı bir bölgenin yaşanmış tarihi de. Özellikle genç meslektaşların anlatım örgüsüyle, kaynak verileriyle başucu kitaplarından biri olmaya aday.