Sıcaklar iyice bastırdı.

Geçenlerde hava şöyle bir karardı gök gürültüsü ile karışık döktürdü yağmur da, toprak su yüzü gördü.

Ama sadece gördü.

Doyamadı suya.

Oysa  ne kadar aç ve istekli.

Ki, uzun süredir suyun zerresi bile toprağa düşmedi ki.

Toprak taş gibi.

Kazma kürek girmiyor.

Hani tanım ülkesi iken tarım ürünleri ithal eden ülkeye döndük diye.

Döndük,

Çalışmıyoruz.

Üretmiyoruz.

Ve üretenlerin de değerini bilmiyoruz.

Bu nedenle pazarda özellikle de eski koşullarda üretim yapan köylülerimizin emeklerini şimdi daha iyi anlıyorum.

Biz de küçücük de olsa ekim yapmaya çabalıyoruz.

Ektin de su nerede?

Çeşme suyunun dinlendirilmediği takdirde yararlı olmayacağını söylüyorlar. Çünkü içinde klor var. Hadi dinlendirdin ve suladın. Peki o suyun maliyeti nedir?

Çeşme suyu ile üretim yapmak akıl kârı değil.

Su bulmak gerek da nasıl?

Bulamazsan olmaz, üretemezsin.

Şimdi şimdi geliyor aklımıza sarnıç yapmak. Kışın yağmur ve kar sularını biriktir, yazın da kullan.

Asırlar öncesinde sarnıcı bulanların aklına bugün bile yetişemiyor isek, nedendir?

İstanbul’da Yerebatan sarnıcı gezdiğimizde bile değerini aklımızın bir kenarına yazmamışız.

Ah kafa ah!

**

İklim krizinden söz ediyorlar.

Karadeniz’in Akdeniz gibi turizm bölgesi olacağını vurgulayanlardan daha ötesini görenler, “İklim cehennemi” ne dikkat çekiyorlar.

İklim cehennemine yolculuğumuz sürerken, bugünden yarını düşünerek bölgemlizin geleceğine dönük düşünce üreten var mı?

Hemen aklıma geldi söyleyeyim. 2008 yılında biliyorsunuz Gazeteniz Ereğli Önder’de “Ereğli’nin suyunu çaldılar” diye manşet atmıştık.

Neydi konu?

Erdemir barajını besleyen su kaynaklarından Kurtlar Suyunun Gaca tepesinden 3 metre yüksekliğinde ve 3 km boyunda tünel yaparak Ulatan Barajı’na “Doğanlı suyu” diye akıtıldığını haber yapmıştık. O su çalışırken, dönemin siyasetçileri yan gelip yatmış ve sanki böyle bir şey yaşanmamış gibi pişkinliğe vermişlerdi.

Erdemir bile o suyun çalınmasından dolayı daha önce yaptığı elektrik santral projesini reviye etmek zorunda kalırken, Ereğli’nin bir hakkının daha nasıl göz göre göre yenildiğini biz vurguladık.

Ya şimdi?

Belediyenin eski Su ve Kanalizasyon Müdürü Bayram Aydoğan’ı aradım telefonla. O su çalınırken Gaca tepesine birlikte gittiğimiz Aydoğan’a “Kızlar Deresinin su debisi düşmüş. Haberin var mı?” diye sordum. O bölgenin insanı olan Bayram Bey, “evet” dedi.

Yani Temmuzun başındayız ve kuraklığın ayak  sesleri geliyor.

Yine aynı soru?

Ne olacak bu ilçenin hali?

Suyuna bile sahip çıkamayan bir şehrin iklim cehennemine hazır olabileceğine inanır mısınız?

Vah bizden sonraki kuşakların haline.