“Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?”

Sorunun muhatabı ise  Fuzuli.

O da vermiş yanıtını:

Sevmek!”

Açılımı da, “Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın” olmuş.

**

Şimdi Fuzili’nin yorumunun üzerine yorum yapacak halimiz yok ki.

Sus! Haddini bil!

Yani!

Usta iyi demiş.

Doğru demiş.

Lafı tam ortasından çakıvermiş.

Sevmek.

Sevilmek göreceli.

Dahası da var; ‘belki’!

**

Şu ‘garip göğnüm’ ah sevgiler gördü ne sevgiler.

Bir başka sevip ölüp durduk.

Kim ölmedi ki!

Kimi ayakta ölüyor vallahi de billahi de.

Mezardakilere ise hiç sözümüz yok!

Neşet Usta gibi seven ve o sevgisini “kendim ettim kendim buldum” diye dizelere dökenlerin şarkıları ile büyüdük ve halen daha o büyümeyi sürdürüyoruz ya.

Ama.

Büyümenin sınırı yok.

Büyüdükçe (!) halen daha yiyecek kırk fırın ekmeğimiz olduğunu yaşayarak öğrenmeye çabalayıp duruyoruz.

**

Sahi siz ne düşünüyorsunuz?

Sevmek mi?

Yoksa sevilmek mi gerçek?

Ya da güzel?

Bana göre Fuzuli doğru demiş.

Sevmek hissetmektir.

Sevildiğini hissettiren bir süre sonra vazgeçebilir.

Hatta başka çardaklara bile uçabilir.

Unutur gider yani.

Ama sevmek, unutulmaz.

O yaradır.

Gidenin peşinden kanar.

Ağlar!

Kahır mektupları bile yazar.

“Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin”
der.

**

Akşamları evde ne zaman ki TRT Müzik’in kanalına tıklasam hep baştan çıkarım.

Hele ki, Umut-Uğur diye iki genç var.

Türkünün tadından öyle servisler yapıyorlar ki, gel de “sevenlere helal olsun” deme.

Evet bu  gece onların olsun.

Tüm sevenlerin sevgileri  sonsuz kalsın.

Her akıllarına geldiklerinde, sızlayan yüreklerine “iyi ki sevmişim” diye mesaj yollasın.

Selamlar sevenlere.

Sevenler.!

**

“Ôzlemek sevginin en yalın halidir .

Özledim.

Kısa ve öz

Unuturuz sis yağmur yediğimiz ayazı

Bir sevgi de bahar oluruz.”

                    -Ayşe Eren