Gecenin bir yarısında çalakalem düştüğüm notlardan bazıları: [b]-Konuştukça (yazdıkça) özgürleşmek. -Ağlamak yaşamın vitamini, -Can yakılınca güzelleşir,[/b] Yazmak günler boyunca durmadan yazmak. Yazdıkça uzaklaşmak var olan gerginliğin koynundan. Sımsıcak uzanmak özlemlerin dalgalarına. Böyledir ve böyle güzeldir. Yine yazmışım işte kırıklı bir saatlerimde: [i]"sevgilim" diye bağırır ya insan/ kıpkırmızı keser ortalık/ yağmurlar durur/ rüzgarlar susar/ sevgilidir adı/ sevdadır yüreği/ bir tutam çiçektir/ umuttur/ geleceğin dibek taşıdır/ nefes alır ya insan şöyle bir ciğerlerini parçalarcasına/ yutkunur belki/ susar/ baharları ilke çevirir/ siyah yıldızları ışıldatır/ işte sevgiliye mektuptur bunun adı/ olmayan sevgiliye/ sesini duymadığın/ kendisini göremediğin/ bir hayal gibidir/ tutarsın kendini/ tuttukça canın yanar ya/ takılmıştır geçmişine/ aşamaz/ ve o yolculuğun karanlığında kalır ya/ işte böyledir sevda/ kıpkırmızı keser geceler/ susar aşklar/ tükendiğini hissedersin damarlarında/ yapayalnız/ yoktur o/ yoktur hiç/ sadece sözdür "sevgilim" diye dediği/ ve bir de "s.s" eker toprağa/ verimsiz bir biçimde/ rüzgar durma es/ çıldırarak es/ kırıp dökerek es/ kökünden sök umutsuzlukları/ bırak gelmesin geriye o elektrik aldığın geceler/ sil/ hatırlama/ çünkü yoktur ki/ sesini duymadığın/ kendisini görmediğin aşk mı olurmuş/ sadece numara/ sıfır hem de rakamı/ bilse de bilmese de/ böyledir gerçekler/ hiç de yalan söylemez/ bacaklı yaylaların bacaksızına?.[/i] Denemeleri paylaşmalı dostlarla. Üçlemeli ki, üç tık tık tık desin sesler. Bozhane?de bir balıkçı lokantasında "kapıldım gidiyorum" dediğim anların birinde, yine bir çalakalem deneme işte. Kandilli sevdasının son yansımasından kelebeklerin uçuşması: [b]Bizim eskiden trenimiz vardı Gökyüzünü dumanıyla kirleten Yeryüzünü de buharıyla temizleyen Tıkır tıkır ederdi rayları Düdüğü de bir keskin öterdi ki Geceyi de gündüzü de yırtarak ?Geliyorum? ya da ?Gidiyorum? derdi Bizim eskiden lokomotif ve vagonlarımız vardı Bir Ereğli?ye Bir Kandilli?ye Gidip gelip dururdu Madencileri taşır Bir de madencilerin kazarak koparttığı kömürleri götürürdü Rize?ye, Tekirdağ?a İstanbul?a motorlarla Bizim demiryollarımız vardı Üzerinde tren çalışır Çuf çuf ederdi Bir de kulaklara ninni gibi gelen Fren sesleri Bizim trenimiz vardı Bir Ereğli?de Bir Kandilli?de Gider gelirdi her gün Günde de üç kez Bizim o kara trenimiz, Lokomotifimiz, Vagonlarımız yok artık Susturdular Alıp götürdüler Şimdi gidip gelmiyor hiçbir şey Ne çuf çuf sesleri Ne de rayların tıkırtısı Her şey sustu Şimdi tek başına kaldı O trenin yalnız rayları[/b]