Cumartesi günü yine haber hareketi içinde sıkışıklık olunca İrfan Erdem’in ekip arkadaşları ile yaptığı toplantıyı izleme görevi verildi.

Gittim apar topar toplantıya.

Salon hınca hınç dolu.

Yüzlere baktım çoğunluğunu tanıyorum.

Konu ise TSO seçimleri öncesinde grup sayısını azaltarak liste ile seçimlere katılmak.

Herkesin konuştuğu toplantıda genel eğilim ‘şartsız birleşme’ noktasında yoğunlaştı. Harekete katılmak isteyenlerin ‘ben şunu isterim’ talebi ile gelmelerinin yanlış olacağı, seçim sonucunda oluşacak meclisin iradesine bugünden ipotek koymanın demokratik teamüllere aykırı olduğu ifade edildi.

İzledikçe ‘katılımcılık’ denen olgunun keyfini yaşadım.

Çok ses ve ortak nokta.

Yani ortak akıl.

İşte olay bu…

 

Katılımcılık ve saydamlık her yöneticinin akıl yolu olmalı.

Bir karara ne kadar çok katılım sağlanır ise sorumluluğu da o kadar geniş kitlenin yükümlülüğünde olur çünkü.

‘Ben yaptım oldu’ mantığı tek adamlık dünyasının padişah kararlarıdır.

Oysa katılımcılık, hata oranını en aza indirerek daha sağlıklı karar alınmasını sağlar.

Bir de bunun üzerine, saydamlık dediğimiz tatlıyı eklerseniz, kimse gözün üzerinde kaşın var diyemez.

Çünkü, her şey açıktır.

Açıklık ise kirlenmeye dur der.

Susturur tüm söylentileri ve şaibeleri.

 

TSO seçimlerine çok iddialı olarak hazırlanan bu grubun kendi aralarındaki toplantısını iyiki izleme şansı bulmuşum.

İyi ki haber trafiği yoğunmuş da bize de iş verdiler.

Yoksa kulaktan dolma bilgilerle yetinecektim.

 

TSO seçimlerine baktığımızda ise Kdz. Ereğli’nin geleceği anlamında elbette endişe duyuyorum.

Sağduyu ve ortak akıl prim yapmadı.

‘Ben’ merkezli saplantılar öne çıktı çünkü.

‘Biz’ denilmeyen hiçbir hareket topluma hizmet etmez.

Adı üstünde ‘ben’ vardır çünkü.

‘Ben’ de, hep bana rabbana mantığıdır.

 

Koskocaman Ereğli’de koca koca adamlar bir araya gelip de ortak noktalarda buluşma becerisini gösteremiyor ve ‘ben’ takıntılarına toplumun geleceği ipotek ediliyor ise hangi umuttan kim bahsedebilir ki?

Tas ile hamam aynı ise orada huzur olmaz.

Vıdı vıdıcılık.

Kavga.

Kriz.

Stres.

Ötekileştirme.

Kaynak savurganlığı.

Günü kurtarma.

Sonuç; kaybolan yıllara devam.

 

Gerçi seçimlerde son söz son gece söylenir.

Yeni geliş gidişler yaşanır listelerde.

Finali de sandık söyler.

Hiç ümidim yok ama bu grupları birleştirecek birkaç isim yerinden bir kıpırdasa.

Gruplar üstü bir hareketi Kdz. Ereğli’nin geleceği için başlatarak, bu boş, kısır ve anlamsız çekişmeleri bitiverebilse.

Olur mu dersiniz?

Yine de ümidi kesmeyelim.

Gün ola harman ola.