Dün !

O kadar yakın ki!

Ve anıları sımsıcak duruyor.

Sözler.

Duruşlar.

İlkeler.

Kimlik.

Gerçekler.

Ve de bıçak gibi vurgulanan keskinlikler.

Ya sonra?

180 derece dönüşler.

Dünün kara dediğine bugün ak demeler.

Ya da ak dediğine kara saldırganlığı.

Ne kadar zıt.

Bir o kadar da kişiliksizlik.

 

Dönme işleri bunlar.

Bir tarafını kestirip cinsiyetini değiştirme dönmeciliği değil.

Daha kötüsü.

Karakter dönmesi.

Alçaklığı.

 

Nasıl bir karakter özelliğidir, bembeyaz bir sayfayı ertesi günü simsiyah diye ilan etmek?

Nasıl?

İnsan utanır!

Sıkılır!

 

Peki sebebi nedir bu dönmeciliğin?

Çıkar!

Tek sebep bu.

Para, pul, makam.

Gelecek.

Safahat.

 

Tüm bunları elde edebilmek için geçmişinin üzerine beton dökerek yeni bir kimlikle ortaya çıkanların kıvırtmalarını görenler elbette çok şaşkın.

“O da mı?” sorusuyla açılan tartışmalarda öne çıkan “karaktersizlik” yorumu oluyor elbette.

Hani dün şöyle delikanlıydı.

Hani sözünü kimse yediremezdi.

Hani “en son ben dönerim” diyordu.

Hani kimse satın alamazdı.

Hani davası uğruna kanını canını verirdi.

Hani emanete ihanet etmezdi.

Hani !!!