Paris Olimpiyatlarında 40 yıl sonra bir altın madalya bile alamayıp nal toplamamız üzerine Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak'Bunun hesabını verecekler' demiş.
İyi güzel de, balık baştan kokar!
Hesap verecek olan öncelikle sayın bakan değil mi?
Delikanlı Bakan çıkar basar istifayı ve sorumluluğu üstlendiğini ortaya koyar ki, ardı sıra işini yapmayan federasyon başkanları da gelsin.
Hesap vermesi gerekenler, hesap sormaya devam ettiği sürece nal toplamaya devam eder dururuz.
CHP’NİN OYLARINI ÇALDIRDI
Gelecek Partisi’nin yakın zamanda ev adresini değiştireceğini yazıyor haber ajansları.
AK Parti’nin eski başbakanlarından Ahmet Davutoğlu’nun “bir konuşursam!” diye hava basıp kurduğu Gelecek partisinin milletvekilleri biliyorsunuz ki, vefakar ve cefakar CHP’lilerin oyları ile seçildiler.
İşte CHP’nin meclise taşıdığı Gelecek Partisi şimdi, “yuvaya” dönmeye hazırlanıyormuş.
Yani;
“AK Partinin yolları taştan,
Davutoğlu çıkardı CHP’lileri baştan.”
Kemal Kılıçdaroğlu’nu halen daha siyasetin içinde tutmaya çalışanlara hayret etmemek mümkün değil.
Kemal Bey, projenin gereği olarak “ben adayım!” demeseydi, şu anda iktidar çoktan tepe taklak mehter marşıyla gitmişti.
İktidarı ayakta tutmak için adaylığında ısrar edip ve de CHP listelerine, Deva, Gelecek ve Demokrat Partinin Truva atlarını yerleştiren Kemal Bey’i tarih nasıl yazacaktır acaba?
TARIM MÜDÜRLÜKLERİ NE İŞ YAPAR?
Doğalgaz ve elektrik zamlarını da kamufle eden gündemi karartma taktikleri arasında, güme giden bir durum daha var; o da tarım.
Üreticilerin isyanı sokaklara taştı.
Domatesi, karpuzu resmi binaların önüne dökerek tepkisini dile getiren üreticilerin durumunu yancı olarak ben de gördüm.
Kayınbirader Çanakkale Ezine’ye yerleşti ve üretici oldu. Bu yıl karpuz ekmiş tarlalarına. Karpuz ekmiş ekmesine ama, alıcı yok. Kilosu beş liraya kadar düşmesine rağmen satamamış. Üç liradan satıp zararını kurtarmanın hesabına yapıyordu geçen günlerde. Ya yine de satamaz ise? “Karpuzdan pestil yapılır mı?” sorusuna yanıt arıyor de son gördüğümde.
Şunu dedi Birader Mehmet Karabacak, “bu ülkede üreticilere plan sunarak, sen şunu ek, sen bunu ek denilmediği sürece üretici bu çıkmaz sokakta kalacak. Biri karpuz ekince diğeri ekememeli ve tüketim fazlası üretin gerçekleşmemeli.”
Bu söz bir tespit!
Aklıma takıldı, şu tarım müdürlükleri gerçekten ne iş yapar?
KIZILCAPINAR’I BEKLEYEN TEHLİKE
Şu aşırı sıcaklar bir kez daha dünya geleceğinin su savaşları olacağını, güneş tepemizi pişire pişire kafamıza çaktı.
Su ve hayat.
Onsuz olmaz!
Peki biz geleceğimize dönük ne gibi bir önlem ya da önlemler alıyoruz?
Bilen var mı?
Erdemir’in Kızılcapınar’a yaptırdığı baraj olmasa Ereğli Kerbelâ’ya döner.
Bu barajın değerini hiç akıldan çıkarmadan, barajı besleyen dere yataklarını korumalı.
Biliyorsunuz 16 yıl önce Ereğli’nin suyunu çalmışlardı. Kurtlar Suyunu tünelle taşıyıp Ulutan Barajına akıtarak Kızılcapınar Barajı’nın boğazı sıkılmıştı.
Bir daha bu tür tezgahlara gelmemeli.
Hatta ve hatta, Kızılcapınar Barajı’nı besleyecek yeni su kaynakları bulmalı/bulunmalı.
Barajı besleyen kollar ve çevresi kadar, Kızılcapınar ile Gülüç arasında akan suyun çok yönlü kirletilmesine karşı da,bugünden yarına planlar yapılıp uygulanmalı.
Ereğli için bu kadar önemli bir konuda, çıkıp da toplumu bilgilendirecek ve yol haritası çizecek bir teknik kişi/kişiler yok mu?
Ama olmalı!