Gerçekten insanın içi acıyor.

Kimin acımaz ki, hele peş peşe gelir ise haberler.

Of ya!

Evet anladık bu işin sırası mırası yok.

Tak tükeniş.

Tak gidiş.

Ve tak yine acı haber.

Kütüphanesiyle ünlü Turgut Civelek’ten geliverdi..

Ardından Suat Aykan gibi bir müzik bilgesinden.

Daha çok yakın bir zamanda görüştüğümüz ve hiçbir sağlık sorunu olmadığını bildiğim İlker Öncel aniden “veda” etti.

Allah Alhah ne oluyor?

“Ya bu işin arası  yok mu?” demeye kalmadan Şaban Üstün “eyvallah” dedi. Dana 15 gün önce telefon ile görüştüğüm ve sesini çok iyi duyduğum Cumalı Şaban Üstün’e ne oldu?

Ölüm közün kör olmasın e mi?

**

Cenaze töreninde ağabeyleri İsmail ve İbrahim’e başsağlığı diledim. İsmail Üstün en büyükleri ailenin. Şekeri var tansiyonu var ve yaş 74 sanırım. Yaşı geçelim de, tansiyon ve şeker belanın belalısı. Cenazede başsağlığı dileklerini kabul ederken, fenalaştı ve ambulans çağrıldı. Sonrasında hastaneye kaldırıldı? Geçmiş olsun.

Cenazelerin şu covid ile başlayan kısıtlamalar ve sosyal ilişkiler kesintilerini sona erdiren birleştirici bir özelliği var.

Çok uzun zaman birbirlerini görmeyen eş, dost, akrabanın cenazelerde bir araya geldiğini gözlemliyoruz..  Hal hatır sormaların altıda özlem var.

Soruluyor karşılıklı sorular yarenlik sırasında.

Ve konu gelip gelip ölüme dayanıyor.

Kimisi gençliğine vurgu yapın “Allah sırayla alsın” dileğinde bulunurken, kimisi de “İşine kanışma” uyarısı yapıyor.

Ama bir söz var ki, yazmadan edemiyorum:

O da: “öteki taraftaki dost sayısı daha fazla oldu be!”

Ancak ortak dilek şu:

“Çektirmeden alsın!”

**

Ölüm  ve ölümle ilgili yazmak bir habercinin en zor işidir. Hele ki haberini yazdığı kişi yakından tanıdığı ve  yarenlik ettiği ise can yakıyor.

Şaban Üstün, Ereğli’nin tarihine bir fotoğraf ekledi.

Ereğlililer bilsin isterim.

O fotoğraf Erdemir bile ortada yok iken 1957 yılında Kdz. Ereğli’de bir fabrikanın olduğu gerçeğiydi.

Ailesinin sahibi olduğu fabrikanın önünde halası vardı o fotoğrafın.

Fotoğrafı isteğim üzerine İzmir’de yaşayan halasından  bulmuş ve gönderince, ağabeyi İsmal’den ayrıntıları alıp haberleştirmiştim fabrikayı.

O fabrika, Ormanlı’daki yağ fabrikasıydı.

O yıllarda bu bölgede ay çiçeği ekilir ve yağ fabrikasına işlenirdi. Ne zaman ki, fındık ekimi başladı ay çiçeğinden vazgeçildi. Bu vazgeçiş yağ fabrikasının kapanmasına yol açtı.

Benim de bildiğim ve o bilgim ile istediğim fotoğraf ile yağ fabrikasını haber yapabilmiştim.

Şaban Üstün’ün o fotoğrafının bir gerçeğin belgesi olarak bilinsin isterim.

**

Ölüm gözün kör olsun demiyorum.

Desem de bir anlamı yok ki.