Bugün Cumhuriyet.
Cumhuriyet Bayramı.
En büyük bayram.
29 Ekim 1923 yılında ilen edilen Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıldönümü.
Ulus.
Özgürlük.
Barış.
Coşku.
Mutluluk.
Kurtuluş Savaşında yaşananları bilmeyen bugünün değerini ve anlamını asla bilemez.
Anlamak için öğrenmek gerekir.
Vahidettini.
İşbirlikçilerini.
İşgali.
Tutsaklığı.
Sonra da;
Samsunu.
Mustafa Kemali.
Kazım Karabekiri.
Rauf Orbayı.
Fevzi Çakmakı.
Anadoludaki özgürlük ateşini.
Misak-ı Milliyi.
Kuvayı-Milliyeyi.
Büyük taarruzu.
Ordular hedefiniz Akdenizdir ileriyi.
9 Eylülü.
Lozanı.
Devrimleri.
Ulusalcılık bilincini.
Zonguldakın ilk il ilan edilişini.
Sanayiyi.
Ticareti.
Yolları.
Demiryolları.
Kara, havada ve denizdeki atılımları.
Ulus oluşumuzu.
Özgürlüğü.
Ne mutlu Türküm Demeyi.
Ay yıldızı.
Türkiyeyi.
Bugün en büyük bayram.
Cumhuriyetin ilanının yıldönümü.
Ama!
Bu bayramdan rahatsızlık duyanlar var.
Cumhuriyetten utananlar da.
Kurucusu Atatürkten açıkça nefret ettiğini söyleyenler.
Törenleri iptal edenler.
Polis copu ve biber gazıyla korku salanlar var.
Oysa bugün bayram.
Cumhuriyetin bayramı.
İnsan hiç kendine özgürlük veren ayyıldızlı bayraktan, vatandan, Atatürkten utanır mı?
Hele ki, utanıyor ise bu topraklarda ne işi var?
Yoksa günümüzün işbirlikçileri mi bunlar?
Yeni moda bu mu?
İçimizdeki İngilizler.
Amerikalılar.
Almanlar.
Fransızlar.
İsrailliler.
Utananlar kimin sesi?
Kimin soyu?