Kıl kapar mısınız?
Diyeceksiniz ki, “kim kapmaz?”
Kıl kapmak!
Gıcık gibi.
Kıl tüy işi.
Bu aralar yine kıl işleri öne çıkıyor.
Kıl dediğin polemik.
Sürtüşme.
Sinir olma.
Tetikleyeni de kin ve nefret.
Bir kez kıl kapmaya gör.
Önyargı hep ayakta.
Hep gergin.
Ve de stres yüklüyor çünkü.
Sonra…
O… bile nem kapma dalgası başlıyor.
Ne demiş ozanlar?
“Gız ben seni almaycam dalga geçiyom dalga.”
Yine bir kıl çıktı işte.
Avrupa tek ses olup “Sen ne lalesin” sözleriyle “höt!” dediğimiz Hollanda’nın yanında durdu.
Duruyor da.
Siz bakmayın ıh-mıh ! diyenlere.
Siyaset yapıyorlar bize karşı.
Ne derler buna?
“Tavşan kaç, tazı tut!”
Avrupa’nın kıllığı biter mi?
Kıl olmasalar bizlere verdikleri sayısız sözleri tutarlar.
Arada bir ağızlarımıza çaldıkları bir parmak bal ile öteledikleri çözümleri sümen altında bekletmeyi biliyorlar.
N’oldu Avrupa’da vizesiz dolaşma hakkı?
Verdiler mi?
Vermediler elbette.
Peki soru şu: Verirler mi?
Kıl olduk hep birlikte.
Bu kıllığı da tetikleyen içte ve dışta o kadar çok gelişme var ki.
Sabret gönül bir gün Olur bu hasret biter.
Biter bitmesine belki de; hasretine kim kavuşur.
Ya da şöyle diyeyim:
Kim öle kim kala!