Günleri ne de güzel çuvala koyarız biz !
Neden ki?
“Neden?” sorusu tuhaf kaçtı tabi.
Adı üstünde, “Değiştiremediğimiz alışkanlıklarımız!”
Sürücü belgeleri değiştirliyor.
Sağlık raporu al git.
Sağlık ocaklarının raporu geçmiyor.
Bir kurumdan alacaksın.
35/40 lirası arası değişiyor raporu almak.
Tık tık!
Sonra biometrik fotoğrafını çektir.
Ver 25/30 lira.
Ardından randevunu al.
İnternetten aldım ben de.
Yaklaşık 20 gün sonra gittik emniyete.
Ver belgelerini şıkır şıkır işlemler tamam.
Sonra PTT kargo gönderecek belgeni.
İyi güzel.
Birkaç günde geldi valla belgem.
Bu arada sürücü belgesi yerine geçerli bir A 4 belgede cebimdeydi.
Ehliyet değişir de, nüfus cüzdanı (eski alışkanlık ‘cüzdan’. Oysa kimlik belgesi) değiştirmeye geldi sıra.
Aşırı yığılmadan dolayı, “Cumartesi Pazar günleri mesai saatleri içinde nüfus müdürlükleri açık” denilmişti.
Ben de gittim Pazar günü kaymakamlığa.
Çıktım bir üst kata ve nüfus dairesine girdim ki, ortalarda ne in var ne de cin.
Yani, dediğim vatandaş yok.
Üç memur oturmuş sohbet ediyorlar.
Napsınlar?
“Fatoş” dedi arkadaşı ama belgemde “Fatma” yazan memur yaptı işlemlerimi.
Bir biometrik foto bir de kimlik belgesi yeterli.
O da tık tık yaptı.
Yeni nüfus belgeme kan grubumu da eklemek için “Kan grubunu belgeyen belge var mı?” dedi.
“Nüfus cüzdanımda yazıyor ya” dedim.
Yazmasına yazıyor da, ya belge ya da kimlik belgemin fotokopisi gerekliymiş.
Hayda!
Dedim ki, “Ben gelmeden araştırdım böyle bir şey yazmıyor” dedim.
“İnternetten mi?” dedi.
“Evet!”
“Neyse!” hayıflanmasının ardından “Ben çekivereyim” dedi ve büronun öteki tarafında kimliğimin fotokopisini çekip geldi.
Sonra?
Parmak izi var sırada.
Önümüze gelen her yerde parmağımızın izini alıp duruyorlar,
Napcaklarsa?
“Orta parmağını uzat” dedi.
Uzattım cihaza.
Bir de değil, üç beş kez.
Geç okuyor herhalde cihaz.
Cihaz dediğim tarayıcı.
İyi ki var.
Yoksa?
Mürekkebe bastır yavrum.
Baktım parmağıma, en uzunu o!
Uzun uzun uzadık tarayıcıya birkaç kez.
Sonra sıra geldi avuca.
Neyi avuçlayacaksak, yaptık hem sağ hem de sol ellerimizde.
“Bitti mi ?” dedim.
Bitmemiş ve “16 lira rica edeyim.”
Mani mani mani.
Verdik manileri.
Bir belge verdiler geçici olarak. Bir de şifre zarfı. Bu zarf açılmayacakmış. Şifre uygulanmaya girdiğinde kullanılacakmış.
Hayatımız şifre zaten.
Nerede yok ki.
Şifrematik gibiyiz.
Kimlik belgesi işimizi de yaptık.
Hafta içinde nüfus müdürlüklerinde “Ben daha önce geldim” diye birbirimizi yiyen bizler, hafta sonları ortada yokuz!
Müdürlükler boş.
Peki niye?
Yumurta şeye gelmediği sürece kılımızı kıpırdatmıyoruz.
Ya hafta sonları gidin de yapın işleminizi.
Yok !
İllaki son günü bekleyeceğiz.
Sonra sırada birbirimizi yiyeceğiz.
Alışmış gitmişiz herşeye.
Özal mı demişti şortla tören kıtasını denetleyince “Alışacaksınız” diye.
Alışmışız.
Hem de acayip !..