Siyasetteki döngü inanın her şeyin önüne geçiyor.

Ekmeğin, tuzun, acının, felaketin, ortak paydaların.

Önce siyaset!

O siyaset ki, bugün Anadolu’da yaşanan büyük yıkımı bile unutturdu.

Gülenler var.

Havai fişek atanlarda!

Bu kadar net!

Şimdi…:

“Çalacak bir kapım yok
Mutluluğa hasretim
Artık sokaklar benim
Görüyorsun, değil mi?”

Diye çığlık atanları duyabiliyor muyuz?

Ayazda!

Kara kışın tam da ortasında.

Enkazların altında halen daha ölülerini bile bulamayan on binler.

Yok olmuş aileler.

Ve de bitmek bilmeyen gözyaşı.

“Hava ayaz mı ayaz
Ellerim ceplerimde
Bir türkü tutturmuşum
Duyuyorsun, değil mi?”

Sanki bugün için yazılıp söylenmiş Barış Manço’nun dilinden.

Acı ama gerçek.

**

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizeleri geliyor derinden.

Ah bu türküler

Türkülerimiz

Ana sütü gibi candan

Ana sütü gibi temiz

Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla

Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.

Ah bu türküler,

Köy türküleri

Dilimizin tuzu biberi

Memleket ahvalini onlardan sor

Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen´i

Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni?

Ben türkülerden aldım haberi

**

Barış Manço devamı var diyor:

“Çalacak bir kapım yok
Mutluluğa hasretim
Artık sokaklar benim
Görüyorsun, değil mi?

Zaman akmıyor sanki
Saatler durmuş bugün
Sonsuz yalnızlığımda
Bir tek sen varsın bugün

Ya dön bana artık
Duyuyor musun beni?
Ya çık git dünyamdan
Anlıyorsun, değil mi?

Bir resmin kalmış bende
Tam ortadan yırtılmış
Hani siyah kazaklı
Biliyorsun, değil mi
?”

**

Durum şu: koyun can, kasap ise et derdinde

Kesecek!

Kes bir yağlı olsun!

Geride ne kaldı ise tabi ki!

Son sözü yine Manço söylesin.

“Gözlerimden süzülen
Birkaç damla anıda
Senin sıcaklığın var
Anlıyorsun, değil mi?

Zaman akmıyor sanki
Saatler durmuş bugün
Sonsuz yalnızlığımda
Bir tek sen varsın bugün

Ya dön bana artık
Duyuyor musun beni?
Ya çık git dünyamdan
Anlıyorsun, değil mi?

Ya dön bana artık
Duyuyor musun beni?”

Ya çık git dünyamdan
Anlıyorsun, değil mi?